27 Aralık 2016 Salı


Kurabiye Canavarları :)

2016 Ülkemiz ve dünya için çok da iyi bir yıl olmadı. 2017 için umutlanıp, güzel hayaller kurmaktan başka sanşımız yok. Dilerim ki 2017 bize 2016'dan daha iyi davranır.
Yeni yıla sayılı günler kala biz de İnci'yle kolları sıvadık ve birlikte yeni yıl kurabiyesi yaptık. Ev mis gibi tarçın ve zencefil koktu. Sizde denemek isterseniz tarifi aşağıda paylaşıyorum.
Yeni yılın herkese önce sağlık, mutluluk, huzur, aşk ve para getirmesini dilerim. Hep güzel haberler alacağımız, dünyanın daha iyi bir yer olacağı mutlu yarınlar dilerim.

  Sevgiler,


Öykü




Malzemeler;
  • 1/2 çay bardağı sıvı yağ
  • 50 gram oda sıcaklığında margarin
  • Yaklaşık 4-5 su bardağı un (aldığı kadar)
  • 2 yumurta
  • 4 kahve fincanı pudra şekeri
  • 2 tatlı kaşığı tarçın
  • 2 tatlı kaşığı zencefil
  • 1 paket kabartma tozu

Yapılışı;

Tüm malzemeleri geniş bir kapta karıştırıp, yoğuruyoruz. Daha sonra yaklaşık 1 parmak kalınlığında açıyoruz ve kalıplarla şekil veriyoruz. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 15-20 dk pişiriyoruz.
Afiyet olsun :)









9 Aralık 2016 Cuma

 Doğum sonrası işinizi kolaylaştıracak 10 ipucu

Nihayet sayılı gün geçti ve minik mücizenizi kucağınıza aldınız. Artık hayatınız bir daha asla eskisi gibi olmayacak. Bu geçişi ayak uydurmaya çalışırken, bir yandan alt üst olan hormonlarınız bir yandan karşılaşacağınız zorluklar sizi biraz hırpalayacak. Neyse ki kucağınızda mis gibi kokan minik bir melek olacak :) Buna değeceğini göreceksiniz. İşte bu ahval ve şerait içinde işinizi kolaylaştıracak kilit noktalar hayatınızı kurtarabilir. Bu yazıda kendi tecrübelerimden bahsederken, etrafımdaki tecrübeli annelerin de önerilerini sizin için derledim. Keyifli okumalar dilerim.

Sevgiler,

Öykü

1. Beklentinizi düşürün! Bebeğiniz reklamlardaki gibi yatağında mışıl mışıl uyurken, sizde yapılı saçlarınızda onu seyretmeyeceksiniz :) Bunu kabul edin ve hazırlıklı olun. Aksi olur da sizi ilk aylarda bile asla yormayacak bir bebeğiniz olursa bonus olsun :) Bebekler dünyaya ayak uydururken ve henüz ihtiyaçları için iletişim kuramaz haldeyken bu iş biraz yorucu olabilir. Hatta çok yorucu olabilir :) Umudunuzu kaybetmeyin, bu günler geçiyor. Kolay değil ama en azından geçici bir süreç olduğunu kendinize hatırlatın ve yardım istemekten çekinmeyin.

2. Hazırda yemeğiniz olsun. Bebeğiniz doğmadan önce bir kaç şey hazırlayıp buzluğa atabilirsiniz. Sevdiğiniz yemeklerin paket servis numaralarını hazır edebilirsiniz. Kapsamlı bir alışveriş listesi hazırlayın, pratik ve sağlıklı atıştırmalıklar alıp, şimdiden stoklayabilirsiniz.

3. Sütüm yetecek mi endişesinden kurtulun. Ve kulaklarınızı tıkayın! Sütünüz yetecek. Bebeğinizi sabırla emzirin, sütünüzü sağın, bol su tüketin, imkan buldukça dinlenin. Vücudunuz bebeğinize yetecek sütü üretecek. Doğanın kanunu böyle!

4. Sling edinin. Wrap sling'i eğer bebeğinizde bir anatomik rahatsızlık yok ise ( emin olmak için mutlaka doktorunuza danışın ) doğumdan itibaren kullanabilirsiniz. Hayatın ne kadar kolaylaştığını ve bebeğinizin nasıl mutlu olduğunu göreceksiniz. 4. trimester diye de adlandırılan doğum sonrası ilk 3 ayda bebekler, onlara anne karnını hatırlatan ortamlarda kendilerini huzurlu hissederler. Ayrıca kendinizi bu zevkten mahrum etmeyin. Düşünsenize mis gibi kokusu burnunuzun ucunda :)

5. Doğumdan sonra giymek üzere bir kaç parça alışveriş yapın. Aman canım bir doğurayımda demeyin. Gerçekten çok kıymetli olan boş anlarınızı tuvalete girerek ya da duş alarak değerlendirmek isteyeceksiniz. Garanti ediyorum :) Önden düğmeli pamuklu giysiler, normal bedeninizden daha büyük beden rahat bir şeyler edinin derim. Yoksa benim gibi kocanızın kıyafetleri ile dolaşırsınız. Hem yeni ve şık bir şeyler giymek size kendinizi iyi hissettirecek ve çaresizce doğum öncesi kıyafetlerinizi deneyip acı gerçekle yüzleşmeyeceksiniz.

6. Koy verin gitsin! Sebepsiz yere, gülerken bir anda ya da sadece bir kavanozun kapağını açamadığınızda içinizden böğürerek ağlama gelecek. Bütün hormonlarınız ayakta ve gün içinde çok yoruluyorsunuz.Çok normal, koy verin gitsin :) Etrafınızdakiler biraz şaşırıp, korkabilir. Boş verin iyidir. Delirdi herhalde deyip belki ilişmezler :)

7. Kendinize vakit ayırın. Delirdin herhalde demeyin. Demek istediğim. en azından günde yarım saatte olsa bebeğinizi güvenebileceğiniz birine emanet edin ve duşa girin, yürüyüş yapın, şekerleme yapın yada size ne iyi gelecekse. Farkı göreceksiniz.

8. Evi kafanıza takmayın. Hayatınız daha hızlı aktığı için evde işler biraz çığırından çıkabilir. Dert etmeyin. İnanın akıl sağlığınız ve dinlenmeniz çok daha önemli. Eşiniz zaten size destek olacaktır.

9. Görüntünüz sizi korkutmasın. Sarkmış karnınız ve genişlemiş basenleriniz olabilir. Hatta kollarınızda bile selülitler oluşmuş olabilir. Doğumda 10 kilo gidiyor efsanesine inanmış eve geldiğinizde sadece bir kaç kilo vermiş olabilirsiniz. İnanın çoğu çok kolay gidiyor. Çoğu diyorum çünkü genetik olarak şanslı kesimde değilseniz biraz çaba istiyor. Bebeğinizin en aktif emdiği ve vücudunuzun daha çok süt ürettiği ilk aylardan mutlaka yararlanın. Yani ilk aylarda kendinizi tatlıya vurmazsanız doğum kilolarınızın birer ikişer gittiğini göreceksiniz.

10.
Anı yaşayın! Bol bol fotoğraf ve video çekin. Anın tadını çıkarın. Kollarınızdaki o minik bebek hali öyle çok özleniyor ki. 10 kiloluk bir kazık olduğunda ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Anneler ne diyor?

Merve, kızı İzmir 3 yaşında; Bebeğiniz dünyaya geldikten sonra işinize yarayacak bir ürün tavsiye etmek istiyorum. Next to me beşikler! Hem bebek sizin kokunuzla uyuyor, hemde ilk zamanlarda çok sık emzirdiğiniz için size büyük kolaylık sağlıyor. Özellikle sezeryan ameliyatı geçirdiyseniz. Birde bol bol emzirin, asla sütüm yetmiyor demeyin. Bebeğinizin sürekli ağlaması sadece aç olduğu anlamına gelmiyor. Gazı olabilir, terlemiş-üşümüş olabilir, ya da sadece sizin kucağınızda olmak için bile iletişim kurmaya çalışıyor olabilir. Unutmayın emzirdikçe sütünüz artacak ve bu hormon beyninizden salgılanıyor. Karamsarlık yok, doktorunuz önermedikçe mama takviyesi yapmanıza gerek yok. Her annenin sütü bebeğine yeter :)

Sibel, kızı Melis Duru 14 aylık; İlk başlarda insan emzirme konusunda utanabiliyor.Eğer kendinizi rahat hissetmiyorsanız yalnız emzirin. Sonuçta bu sadece bebeğiniz ve sizin aranızda. Hastaneden eve döndüğünüzde mümkünse anneniz yada size yardımcı olabilecek bir aile büyüğünüz yanınızda olsun. Eşinizde bir kaç gün evdeyse daha ne olsun :) Beslenmenize çok dikkat edin. Tatlılar, meyve suları kilo yapıyor. Mümkün olduğunca kontrollü tüketin ve bol bol su için. Fırsat bulduğunuzda duş alın, dinlenin, bebeğiniz uyurken siz de uyuyun Arada dışarı çıkıp hava alın. İyi geldiğini göreceksiniz. Garip ama sürekli bir ağlama isteği geliyor. Ağlayın içiniz rahatlasın :) Doğum yaptıktan sonra alırız,bakarız,yaparız diye düşündüğünüz ne varsa hemen alın, bakın, yapın.

İrem, oğlu Çınar 10 aylık; Beslenmenize dikkat etmeli ve fırsat buldukça uyumalı, dinlenmelisiniz. Aralarda 15 dakikalık bile olsa bir yürüyüşe çıkmak, markete gitmek size iyi gelecek. Bol bol emzirmenizi ve dışarıdan söylenenleri kafanıza takmamanızı öneririm. Bu dönemde yardım alacağınız bir aile büyüğü ve anlayışlı bir koca hayatınızı kurtaracak.

Damla, kızı Maya 3,5 yaşında; Bu dönemde taze annelere tavsiyem onları mutlu edecek, rahatlatacak kişilerle vakit geçirmeleri. Bebekleri uyuduğunda uyumaları yada kafa dağıtıcı aktiviteler yapmaları. Kitap okuyabilirler yada yeni bir hobi edinebilirler.

Gamze, oğlu Kuzey 2,5 yaşında; Ben bazı şeyleri belki ihtiyacım olmaz düşüncesiyle almamış, gerekirse alırım diyerek doğum sonrasına bırakmıştım. Fakat ihtiyacım olduğunda eşim eczane-ev arası mekik dokumaktan helak oldu :) O olmadı,bunu al, bu değildi, şunu al vs. Bu yüzden aklınızda olan her şeyi almanızı tavsiye ederim. Ayrıca mümkünse evde çok kalabalık olmamanızı da tavsiye derim. Kalabalık beni çok yordu açıkçası. Her kafadan bir ses :) Son olarak herkesin söylediği gibi bol bol uyumanızı ve dışarıdan gelen çatlak seslere kulaklarınızı tıkamanızı tavsiye ederim.

17 Kasım 2016 Perşembe



      Merhabalar, sizleri Sevgili Beste'nin güzel kızı için özenle hazırladığı odayla baş başa bırakıyorum. Odası küçük olmasına rağmen çok kullanışlı ve ferah bir görüntü elde etmiş. Beste'ye paylaşımı için bir kez daha teşekkür ederim.

Sevgiler,

Öykü
  1. Bebeğinizin mobilyalarını nereden aldınız?
- Starcity AVM'de bulunan İlknur Bebek'ten aldık.

     2. Odada kullandığınız tekstil ürünlerini nereden aldınız?

- İlknur Bebek ve English Home Mağazası'ndan aldık.

    3. Bebeğinizin odası için ayırdığınız bütçe hangi aralıkta?

- 3000-5000 TL

     4. Halı,perde ve aydınlatma ürünlerini nereden aldınız?

- Halıyı Festival Halı'dan, perde ve aydınlatmayı ise Ikea'dan aldık. Sade olan abajurumuzu bebek stickerlarıyla süsledim.

     5. En severek aldığınız ürün hangisi?

- Bebeğimizin beşiği :)

     6. Eklemek istedikleriniz...

- Aklımdaki bebek odasını oluştururken sadece mağazadan alıp odaya koymak benim için yeterli değildi. Kendim de emek vermek istedim ve aydınlatmayı kafama göre süsledim. Ada doğunca duvarları da minik prensesin fotoğraflarıyla süsledik bu da odaya ruh kattı. İste o zaman Ada'nın odası tam olarak içime sindi.

Beste










10 Kasım 2016 Perşembe

Ek Gıda

Herkese merhaba, İnci’nin yiyeceklerle tanışmasını ve edindiğimiz tecrübeleri paylaşacağım uzun bir yazı sizi bekliyor.Tamamen kendi tecrübelerimi aktaracağım için aklınıza yatan bir şeyi kendi doktorunuza danışarak uygulamanızı tavsiye ederim.Bebeğiniz 6. Ayını bitirirken artık ek gıdalara geçeceğini müjdeliyor doktorunuz. Bir heyecan bir heyecan yavrunuz yemek yiyecek! Peki gerçekten yiyecek mi? J


Ben de her anne gibi hummalı bir araştırma işine girdim. Ay ay tarifleri kategorize ederek bir tarif defteri hazırladım. Gidip renkli tabaklar, kaşıklar aldım. Bomba gibi hazırdım artık J İnci’nin hakkını yemeyeyim bana çok da kötü davranmadı J Tecrübeli anneler bilir; 10 tane tabak çanak tencere kirletip, tezgahı savaş alanına çevirip bir çay tabağı sebze püresi hazırlıyorsunuz. Hevesle bebeğinizin karşısına geçiyorsunuz ve 1 kaşık yiyor. Sadece 1 kaşık!  J


Yazıyı 3 ana başlıkta topladım. Ekipman, yöntem ve gıda. Keyifli okumalar dilerim.
Ek gıda dönemi için mini bir alışveriş yaptım. Öncelikle Arzum Bebbe Multi Robot ve yine Arzum Bebbe yoğurt yapma makinesi satın aldım. Yoğurt makinesinin minik kavanozları vardı. Eğer dışarı çıkacaksam hemen çantaya atıyordum bir tane. Multi robot ise bir tarafında sebzeleri buharda pişirdiğiniz, diğer tarafında püre haline getirebildiğiniz bir pratik bir mutfak aleti. Bunları almadan da geleneksel yöntemlerle bu işleri halledebilirsiniz. Ancak vitaminini kaybetmemesi açısından sebzelerin suyun içinde değilde buharda haşlamanız öneriliyor.Tabi ki cam rende J bir kaç tane çatal-kaşık,altı kaymaz tabak,kase vb. alabilirsiniz. Ben Mycey’in 2'li BLW ye uygun kaşıklarından ve ileriki dönem için kolay kavrayabileceğini düşündüğüm çatal-kaşık setini ve silikon kaşıklar aldım. İnci’nin sebze ve meyvelerini bizim kesme tahtamızda doğramak istemediğimden cam bir kesme tahtası, seramik bir bıçak ve soyacak edindim. Ayrıca bir süre sadece ona özel pişen yemekleri yiyeceği için birde yiyecek termosu aldım. Tabi bir de yiyecekleri taşıyabileceğiniz mümkünse termal bir çanta. Önlük olarak silikon yada silinebilir önlüklerden almanızı tavsiye ederim. Yiyecek lekeleri çıkmıyor kumaş önlüklerden. Bizim doktorumuz su vermeye 8 ayda başlamamızı önermişti. Alıştırma bardağı olarak da Avent tercih ettik. Ben meyve filesini aldım ama hiç kullanmadım. Meyvelerin çekirdeklerini temizleyip direk eline vermeyi tercih ettim.

Peki nasıl olacaktı bu iş? Ek gıda için oldukça heyecanlıydım ama İnci’yi yiyeceklerle sıkmadan olumlu başlangıçlar yapmak istiyordum. Doktorumuz bize bir liste vermişti. 3 gün kuralına (bir yiyeceğin alerji yapıp yapmayacağını görmek için yeni bir besine geçmeden önce 3 gün beklemek.) uyarak yavaş yavaş tadımlara başlayacaktık. Benim kafama bebek liderliğinde ek gıdaya geçiş yatıyordu. Ama sonuçta Türk anasıydık, burnunu sıkıp kaşığı dayamayacak mıydık yani J Hamileyken BLW (Baby Led Weaning) eğitimine katılmıştım. Ayrıca İnci ek gıdayla tanışacağına yakın da ‘’O Tabak Bitecek mi?’’ isimli kitabı okudum ki tavsiye ederim. Beni asıl gaza getiren bu kitap oldu. Her ne kadar BLW’nin felsefesinde ya öyle ya böyle, hem kaşıkla besleme hem BLW yaparsanız bebeğin aklı karışır dese de, ben ikisinin harmanlandığı bir yöntem uyguladım İnci için. Başarılı olduğumu da düşünüyorum. İnsan bebeği hemen kaşık kaşık yesin istiyor ama öyle olmuyor tabi. Adı üstünde tadım ama insan kasenin dibini sıyırsın istiyor J Zaten 1 yaşına kadar ek gıda beslenmesinin %10’unu oluşturmalı. %90 anne sütü ya da devam sütü olmalı.Ek gıdaya 6. Aydan önce başlamak da bebeklerin sindirim sistemi henüz buna hazır olmadığı için asla önerilmiyor. Yani yemekleri sularına ekmek banıp tıkıştırmayın bebişlerin ağzına J Bu konuda zaten doktorunuz sizi uyaracaktır. Önlerinde bol bol yiyecek koca bir ömür var.İnci ilk aylarda çok minik porsiyonlar yiyebildi ama gittikçe arttırdı ve şimdi iştahlı bir bebek diyebiliriz. Tabi bebeğinizin kişiliği, huyları da bu sürece etki ediyor.
BLW’nin avantajlarına gelirsek; önce bebeğimi doyurayım sonra ben yiyeyim olmuyor. Aynı anda yiyebiliyorsunuz. O kendi yiyeceğini yemeğe çalışırken sen karnını doyuruyorsun. Zaten ilk aylarda aslolan tadına bakması olduğu için, parmaklarını yalasa yeterli oluyor J Bebeğinizin el-göz koordinasyonu ve kendine olan güveni şüphesiz gelişiyor. Hep beraber sofraya oturduğunuz zaman aile olmanın tadına varıyorsunuz ve bebeğiniz size izleyerek yediğinde sizi taklit edebiliyor. Bebeğiniz için her şeyin püresini yapmak zorunda kalmadığınız için zamandan kazanıyorsunuz ve siz ne yerseniz yiyebilecek duruma geliyor. Ben plastik bir örtüyü mama sandalyesinin altına serip, uzun kollu bir önlük giydirip yiyecekleri mama sandalyesinin tepsisine bırakıyordum. İlk kez karşılaştığı bir besine ilgi gösteriyor, keşfetmeye çalışıyordu. Yüzünü buruşturduğunda asla sevmediğini düşünmedim. Düşünsenize hayatınızda ilk kez besinle tanışıyorsunuz, siz olsanız ne yapardınız?
Peki İnci neyi nasıl yedi? Biz doktorumuzun önerisiyle (meyveyle başlayan bebekler sebzeyi reddeder deselerde.) elma suyu ile başlayıp, elma püresi ile devam ettik. Daha sonra yoğurt,peynir ve sebzeleri ekledik. Ekmek,et,balık,tavuk derken şuanda her şeyi yiyebiliyor çok şükür. İlk 1 yıl 0 tuz ve 0 şeker tüketti. Her öğünden sonra mutlaka su teklif ettim. Tadımlara ilk başladığımızda bazı sebzeleri karıştırıp püre yapıyordum ama 8. aydan sonra neredeyse hiç püre haline getirmeden her şeyi taneli ve pütürlü olarak verdim. Buradan menü paylaşmayacağım, doktorunuzun önerisi en iyisidir bence. Yemek tarifleri için ben bazı instagram hesaplarından faydalandım. Aşağıda listeliyor olacağım. Artık çok da fazla ona özel yemek pişirmiyorum. Biz tuzu azalttık ve daha sağlıklı pişirmeye başladık. Böylece hep birlikte aynı yemekten tüketebiliyoruz. Yemez demeyin teklif edin. Redderse 1 hafta sonra tekrar teklif edin. Yediğini göreceksiniz. İnci artık karnabahar ve bamya bile yiyor J Tabi ki hiç bir şey yemediği günler de oluyor. Hiç üstüne gitmiyor, yemezse yemesin diyorum. Açlıktan ölmez diye düşünüyorum J Bebeğinizi en iyi siz tanıyorsunuz. Dışarıdan gelecek eleştirilere, cin fikirlere tıkayın kulaklarınızı.
İlk tadımımızı 1 kaşık elma suyuyla yaptık, daha sonra yine kaşıkla püresine geçtik. Yoğurdu da kaşıkla teklif ettim. Hani BLW diyeceksiniz J Ben BLW için 8. Ayın daha uygun olduğu görüşündeyim. Yine de brokoli,havuç,karnabahar gibi sebzelerin onun kavrayabileceği şekilde doğrayıp haşlayıp verdim. Zaman zaman tepsisine biraz yoğurt da döktüm. Mycey’in kaşıklarına peyniri takıp teklif ettim. Meyveleri de uzunlamasına doğrayıp verdim. Yani beslemesine uygun her şeyi dilimleyip verebilirsiniz. Oynadı,baktı,kokladı,yere attı J 2 lokma yediyse yemiştir. Aile büyükleri çok da hoşlanmıyorlar bu yöntemden baştan söyleyeyim J Ayrıca öğünler oldukça uzun sürüyor J Kendi hızıyla tüketiyor. Etrafta birazcık kirleniyor tabi. Yemekten sonra duvarları bile silmeniz gerekebiliyor J
Ben ek gıdaya geçiş döneminde, özellikle İnci sadece kendisi için pişen yemekleri yediği dönemde makarnalutfen.com’dan oldukça faydalandım. Asla yemez diyerek aldığım kurutulmuş sebzelerden yapılan sebze çorbalarını 1 kez bile reddetmeden içti.Önceden suya koymaya gerek kalmadan, anında pişirebildiğiniz için evde hiç bir şey yokken acıkan bebe için harika oluyor. Sebzeli makarnaları, erişteleri, tel şehriyeleri gerçekten çok güzel. Şiddetle tavsiye ederim.
Biz yiyeceklerle bu şekilde tanıştık. Her bebek kendine özeldir. Umarım sizde bebeğinize göre en uygun yöntemi bulup, bu süreci keyifle atlatırsınız. İnci’nin ilk ek gıda deneyimini aşağıda sizlerle paylaşıyorum. Alt tarafı elma suyu sıktık ama bizce o an dünyanın en önemli işini yapıyorduk J
Sevgiler,



Öykü


  • @gurmeannemcom
  • @blwturkiye
  • @blwannesi
  • @bebekmutfagii





18 Ekim 2016 Salı

İlk Kitaplığımız



Ben İnci’yi yaşamının ilk aylarında kitaplarla tanıştırmaya başladım.0-6 aylık dönemde Siyah-Beyaz kartlarla ve hışırtılı kitaplarla başladık.Bir de Fisher Price’ın kumaş, sesli bir kitabı vardı. Ancak 6 aylık olup da artık oturmaya da başlayınca artık ufak ufak ilgisini çekebilecek kitaplara geçebileceğimizi hissettim. Tecrübeli annelerin tavsiyelerine kulak verdim, Kidsnook’un kitap tavsiyelerine göz attım ve bir liste hazırladım. Kitapları bulmak kolay olmadı. Birini oradan birini buradan derken neredeyse 2 ayımı aldı kitaplığımızı tamamlamak. Önceleri kitapları bir gazeteliğe dikine yerleştirerek İnci’nin oyun alanına yerleştirdim. Henüz yürüyemiyordu. O sebeple yaklaşıp istediği kitabı alması kolay oluyordu. Ayağa kalkmaya ve yürümeye başladığında İkea’dan ahşap çerçeve raflarında satın aldım ve onun boyuna uygun yükseklikte oyun alanında duvara monte ettik. Ara sıra kitapların yerlerini değiştiriyorum. İnci’nin ilgisini tekrar kazanması için işe yarıyor ;) İnci’nin 6-18 ay dönemi için bize yeterli geleceğini düşündüğüm kitaplığı ve kitap yorumlarımı kısaca yazmaya çalıştım. Keyifli okumalar dilerim.

Öykü


Oyun Bahçesi/Pearson Yayınları: 360 derece açılarak bir oyun halısına dönüşüyor. Hem tummy-time için hem de yeni emekleyen ve oturan bebeğiniz için ideal.Ben çok zor buldum, bulduğum ürün de gerçekten çok yıpranmış geldi. 1-2 aktivite sonrası kullanılamaz hale geleceği için iade etmek zorunda kaldım. Tadı damağımda kalan bir kitap oldu.

Cee-e Binoo ve Nasılsın Binoo / Mikado Yayınları: İlk olarak Cee-e Bino’yu aldım ve açıkçası ilgisini çekmeyeceğini düşündüm. Çünkü çok sade hazırlanmış bir kitaptı. Yanıldığımı kısa sürede anladım. Kitap İnci’nin kavrayabileceği büyüklükte, tamamen o yaş aralığındaki bebeklerin algılayabileceği şekilde tasarlanmış. Öyle ki İnci yüz,göz,burun,kol,bacak gibi uzuvlarını bu kitap sayesinde öğrendi.Özel bir çaba içine girmeden ben okudum, o kitapta gördüğü gibi gösterdi. Daha sonra abone olduğumuz Adım Adım aktivite kutusundan, serinin diğer bir kitabı olan Nasılsın Bino çıkınca çook sevindik. Bu kitabı da çok sevdi. Sürekli eline alıp okumamızı istedi. Duyguları anlatan bu kitabı, abartılı yüz ifadeleriyle okuduk. İnci de çok eğleniyor ne zaman okumak için açsak kahkalara boğuluyordu. O kadar ki ben artık sayfaları ezberlemiştim. İtiraf edeyim bir ara ortadan kaldırmak zorunda bile kaldım J

Aç Tırtıl / Mavi Bulut Yayınları: Dünyaca ünlü bir çocuk kitabı olan Aç Tırtılı İnci de çok sevdi. Yumurtasından çıkan ve 1 hafta boyunca her şeyi yiyen ve hafta sonu olunca rengarenk bir kelebeğe dönüşen tırtılın hikayesi... Renkler, meyve-sebzeler, sayılar, haftanın günleri kitapta yok yok :)

Dr.Stoppard Serisi / Mandolin Yayınları: Toplam 6 kitaptan oluşuyor. Bir kısmını ben aldım, bir kısmını da bir arkadaşım kızının kitaplığından bize ödünç verdi. Bebeğin aktif katılımıyla okunan, daha ziyade bir aktivite kitabı olan bu seriyi gerçekten tavsiye ederim. Arkasında bir de ebeveyn rehberi var. Hangi aktiviteyi nasıl yapacağınız konusunda sizde fikir veriyor. Çok uzun ömürlü bir seri olduğunu göreceksiniz.

Neşeli Saklambaç Harr Harr / Pearson Yayınları:  Her sayfada kapakların altında ışığa duyarlı sensörle harekete geçen 5 farklı hayvanın sesi var. Sırıyla kapakları kaldırıp hayvanların saklandıkları yerleri buluyorsunuz. Hafıza oyunu oynamaya da elverişli.


Dokun Hisset Resimli kartlar /ABC Yayınları : Arkasında bebeğinizle oynarken size fikir verecek notları var. Ben piyasada bulamamış başka bir markanın kartlarını almıştım. Ama bu kartlar gerçekten çok kullanışlı. Şuan da D&R’ın stoklarına girmiş durumda.

Ben Kimim? Yavru Hayvanlar / Pearson Yayınları: İnci’nin favori kitaplarından biri! Her sayfada bir hayvanın taklidini yapıyorsunuz ve ben kimim diye soruyorsunuz. İnci beni ayı taklidi yaparken izlemeyi çok sevdi nedense J


Parkta Oyun Zamanı- Yavru Köpek / Pearson: 6. Aydan bile önce bebeğinize okuyabileceğiniz bir kitap. Sayfanın tam ortasında bir köpek kuklası bulunuyor. Kitabı okumasınız bile kukla ile başka hikayeler de uydurabilirsiniz.

Imaginarium Sesli ve Kahramanlı Hikaye Kitabı: Tek kelime ile harika bir kitap! Kitap diyorum ama aslında değil JBoş bir kitap düşününün. İçinden çıkan parmak kuklaları  onlarca sticker(güneş,bulut,ev,kedi köpek...vb) ile kendi hikayenizi oluşturacağınız ve ses efektleri ile hikayenizi anlatırken heyecan katacağınız bir hikaye kitabını şiddetle tavsiye ediyorum.


Bebeğimin Dünyası / Pearson Yayınları: İlk kelimeler, ilk sözlük tarzında bir kitap arıyorken karşılaştığım Bebeğimin Dünyası ile. Kitapta duygular, günlük işler, hayvanlar, oyuncaklar, banyo kelimeleri, uyku kelimeleri, giysiler ve yiyecekler var. Gerçek resimli bir kitap olması ve kahramanının da bebekler olmasını çok sevdik.

Adım Adım Aktivite Kutusu: İnci 9 aylık olduğundan beri abone olduğumuz bu aktivite kutusunu tavsiye ederim. Ben muadillerini henüz deneyimlemedim ancak Adım Adım beni tatmin etti. Kutudan çıkan oyuncaklar ve materyaller gayet yeterli. Ayrıca Mikado yayınlarının kitapları da bazı aylarda kutuda oluyor. Ebeveynler için kitaplar, kitapçıklar, her ay bir meyve ya da sebzeyle ilgili tarifler, 1 masal kitapçığı da veriliyor. Ayrıca internet üzerinden giriş yapıp aktivitelerin kendilerine özel şarkılarını da aktiviteyi yaparken dinleyebiliyorsunuz. Kısacası sizin yerinize bir sonraki ayın aktiviteleri, kitapları, oyuncakları planlanmış, satın alınmış ve gönderilmiş oluyor. Kesinlikle kutu ödediğiniz fiyata değiyor. 

11 Ekim 2016 Salı

Hastane Çantası

Benim 34. hafta hazırlamaya başladığım, ıvırını zıvırını bitiremediğim, bir türlü kapatamadığım
çantam :) Aslında temel ihtiyaçlar belli olsa da onu oradan bunu buradan alayım derken bir türlü bitiremiyor insan. Ben öncelikle adım adım düşünüp liste yaparak işe başladım. Dürüst olmak gerekirse biraz fazla tedarikli davranmışım. Bazı şeyleri olduğu gibi geri getirdik. Mesela 1 paket in tamamını koyduğum bebek bezleri :) Doğum yapacağınız hastane ile nereleri tedarik edip etmediklerini konuşmanızı tavsiye ederim. Benim doğum yaptığım hastane bebek bezi, hijyenik ped, ıslak mendil, göğüs ucu kremi, bebek kıyafetlerini veriyordu. Bavuldaki her şey öylece kaldı. Boş yere taşımamız, daha basit bir bavul götürmenizi sağlayacaktır. Velhasıl benim listemi sizlerle paylaşıyorum. Kişisel alışkanlıklarınıza ve zevkinize göre ekleyip çıkarma yaparak sizde kendi çantanızı hazırlayabilirsiniz. Kolay gelsin :)


Öykü


Anne İhtiyaçları:
  • 2 Takım Gecelik/Pijama-Sabahlık ( 3 takım bile alınabilir. Ben keşke 1 tane daha alsaydım demiştim. Sabahlık kesinlikle lazım oluyor. Süs olarak düşünmeyin. )
  • Terlik. ( Doğum öncesi ve sonrası yürüyüşlerinizde rahat edebileceğiniz bir terlik tercih etmelisiniz. Ayaklar doğum sonrası gerçekten şişiyor. Bilginize...)
  • 2-3 çift çorap
  • Şal ( Doğum sonrası bir üşüme geliyor kızlar. Mutlaka çeyizinizde örgü kokoş bir şal vardır. Değerlendirmenin tam zamanı.)
  • İç çamaşırı ( Bol bol almalısın. Sezeryan olacaksanız yüksek belli olmasına dikkat etmelisiniz.)
  • Tek kullanımlık iç çamaşırı ( Çok rahat oluyor. İlk gün ihtiyacınız olacaktır.)
  • Hijyenik ped. ( Bence klasik kadın pedleri asla yeterli gelmiyor. Lohusalar yada hastalar için olan özel bezlerden almanızı şiddetle tavsiye ederim.)
  • Lohusa Tacınız ( Tabi ki de en kokoşundan:) )
  • Emzirme sütyeni (2 adet)
  • Hastaneden çıkarken giyeceğiniz bir takım kıyafet. ( Lütfen gerçekçi olun, benim gibi küçücük bir elbise ile kalakalmayın :) )
  • Şampuan, diş macunu, diş fırçası, tarak, makyaj malzemeleriniz. ( Alışkanlıklarınıza göre bir kişisel bakım çantası hazırlayın.Eşinizi de unutmayın.)
  • Göğüs ucu kreminiz, göğüs pedleri ve göğüs kalkanı 
  • Eşiniz için rahat bir takım kıyafet
  • Havlu ( Eğer hastaneniz temin etmiyor ise)
  • Sarj aletleriniz
  • Fotoğraf makinesi
  • Gebelik dosyanız. ( Tahliller,testler.)
  • Kullandığınız ilaçlar
Bebek İhtiyaçları:
  • Tulum yada hastane çıkışınız. ( 3 takım yeterli olacaktır.)
  • İç body ( 5-6 tane)
  • Çorap,şapka,eldiven (2'şer adet)
  • Battaniye (Mevsime göre penye ya da polar tercih edebilirsiniz.)
  • Müslin Bez
  • Patik (Mevsim kış ise hastane çıkışında ihtiyacınız olacak.)
  • Oto Koltuğu ( En önemlisi!)
  • Bebek bezi
  • Pişik önleyici krem
  • Alt açma örtüsü
  • Yeni doğan ıslak mendil
  • Şampuan,krem,tarak ( bebeğinize banyo yaptırılmasına izin verecekseniz)
Tüm bunların dışında hastane için hazırladığınız süslemeler, kapı süsünüz ve ikramlıkları da unutmayın. Eğer bir organizasyon şirketi ile anlaştıysanız. Doğuruyoruuuuum diye bir telefon açmanız yeterli olacaktır. Mis kokulu yavrularınızı kucağınıza alacağınız sağlıklı doğumlar dilerim.



8 Ekim 2016 Cumartesi

0-12 Ay Montessori Aktiviteleri


Merhaba,  İnci için hazırladığım, sizlerin de evde basit malzemelerle hazırlayabileceğiniz duyusal oyunları aşağıda göreceksiniz. Biz oynarken çok eğlendik. Bebeğiniz bir şeyi ilk kez deneyimlerken onu izlemek paha biçilemez. O minik gözlerini kocaman açıp size baktığı zaman dünyalar sizin oluyor. Unutmayın bebeğiniz yaşama adapte oluyor ona yardım edin J

Öykü


Duyusal Plaka: Kırtasiyeden alacağınız bir mukavvaya yada bir ayakkabı kutusunun arkasına yapıştıracağınız farklı dokulu materyaller bebeğinizin çok ilgisini çekecek. Hepsine dokunmak, çekiştirmek isteyecek. Güvenlik açısından mutlaka yanında olun.


Renkli şişeler: İçtiğiniz suların şişelerini atmayın! Evde bulacağınız renkli objeleri, bakliyatları doldurun. Sallayıp ses çıkartmaya, incelemeye bayılacaklar.

Duyusal Çoraplar: Bebeğinizin küçülen çoraplarının içine sıkıp,mıncıklayabileceği bakliyatlardan doldurun ve oyun alanına yakıp bir yere asın.

Dokulu Kumaşlar: Farklı dokudaki kumaşları ve kurdeleleri birbirinine dikin. Küçük bir kutunun üstünden delik açıp diktiğiniz kumaş şeridini içine doldurun ve ucundan dışarı çıkartın. Bebeğinizin keşfetmesine, çektikçe çıkan farklı renklere,kumaşlara şaşırmasını seyredin.

Renkli Yoğurt: Ek gıdaya geçtikten sonra oynamak isteyeceğiniz bir oyun. Gıda boyası kullanmadan doğal malzemelerle (pancar, ıspanak vb.) renklendireceğiniz yoğurtları mama sandalyesinin tepsisine boşaltın.

Renkli Spagetti: Biraz spagetti haşlayın ve yine doğal malzemelerle renklendirin. Bebeğiniz rengarenk spagettiyi mıncıklamaya bayılacak.

Pirinç: Bir kaseye pirinci boşaltın ve arasına bazı oyuncaklarını gizleyin. Bebeğiniz ellerini batırıp pirinçle oynarken karşına çıkacak sürprizleri çok sevecek.

Su oyunu: Genişçe bir kaba su doldurun ve içine onun seveceği renkli objeler yada su oyuncakları bırakın. Bebekler su ile oynamayı gerçekten çok seviyor.

Duyusal Torbalar: Kilitli buzdolabı poşetlerinin içine renkli duş jeli yada su doldurup çeşitli oyuncaklar koyabilirsiniz. İnci’nin en sevdiği oyunlardan biriydi. Hala farklı objelerde yapıp oynuyoruz.

Emekleme Tüneli: Bebeğinizi emeklemeye teşvik etmek için harika bir materyal. İnci hiç emeklemediği için ben yapamadım. Marketten alacağınız temiz bir koliyi kullanabilirsiniz. İçini fosforlu etiketlerle ya da renkli ışıklarla süsleyip, tünelin içine yukarıdan aşağıya farklı dokulardaki materyaller asabilirsiniz.


3-6 Ay Bebek Oyunları


Artık bebeğiniz dünyaya alışmaya, daha çok şey keşfetmeye başlıyor. Bu aylarda renkli,hareketli objeler ilgisi çeker, ayaklarını ve ellerini keşfeder. Nesneleri bir elinden diğer eline geçirmeye çalışır. Bu aylarda dönmeyi de öğrenirler. Uygun bir zeminde ilgisini çekecek oyuncaklarla hareket etmesini teşvik edebilirsiniz. Her gün yüz üstü geçireceği zaman da sırt ve boyun kasları için çok faydalı olacaktır. İnci ile oynadığımız bir kaç oyunu aşağıda listeliyorum. 0-3 ay oyunlarına ekleyerek keyifli vakit geçirmenizi dilerim. İyi eğlenceler :)

Öykü

Bebeğin Adı Şarkısı: Bebeğinize söylediğiniz herhangi bir şarkıya onun ismini katın ve miniğinize söyleyin. Adını mümkün olduğunca sık kullanmaya çalışın. Hem eğlenecek hem de adını öğrenmesine yardımcı olacaksınız.


Şapkalar: Evde bulabildiğiniz şapka, gözlük ve bereleri toplayın. Hepsini üst üste takın ve geçin bebeğinizin karşısına. Size baktığına emin olduktan sonra sırayla şapkalarınızı çıkartmaya başlayın ve her şapkada başka bir karakter olup ona şarkı söyleyebilir yada güldürebilirsiniz. Hatta kafanızı eğip şapkayı onun çıkartmasına izin verebilirsiniz. Bu oyun bebeğinizin yabancı endişesi ile baş etmesine yardımcı olacak ve neden-sonuç ilişkisini anlamasına yarayacak.

Dıgıdık dıgıdık : Bebeğinizi size dönük bir şekilde kucağınıza oturdun ve nazikçe aşağı yukarı hareket ettirin. Bu aktivite bebeğinizin baş-boyun kontrolüne ve dengesini geliştirmesine yardım edecek.

Yağmur Banyosu: Plastik bir şişenin alt kısmını şiş yardımı ile 5-6 yerinden delin. Banyo yaptırmak için küvetine yatırdığınızda içine su doldurduğunuz pet şişeyi bebeğinizin üzerinde tutun ve suyun ona nazikçe gıdıklamasına izin verin.

Fener: Tamamen karanlık bir odada bebeğinizi kucağınıza alın ve bir el fenerini duvarda gezdirip, takip etmesini sağlayın.

Dokun-Hisset: Bebeğiniz için bir duyusal sepet hazırlayın. İçine evde bulacağınız farklı materyallerden yapılmış objeleri koyun ve keşfetmesine izin verin. Destekle oturmaya başladığında daha kolay olacaktır. Eğer henüz oturmuyorsa yüzüstü yatırıp önüne de koyabilirsiniz.

Kitap: Bebeğinizi ne kadar erken kitapla tanıştırırsanız o kadar iyi. Bu dönemde de dokun hisset kitaplar ve kartları tercih edebilirsiniz.Ayrıca hışırtılı kitaplardan da edinebilirsiniz.Ben birtane de banyo kitabı almıştım. Keyifle oynadık.


23 Eylül 2016 Cuma

Hastane Odamız ve Hediyeliklerimiz

Öncelikle doğum hikayemiz için gelen yorumlarınız ve güzel dilekleriniz için çok ama çok teşekkür ederim. Yazmak için beni yüreklendiren mesajlarınız da beni gerçekten motive etti. Hazır hastane, doğum derken arayı soğutmadan hastane odası dekorasyonu ve hastane çantası hakkında yazmak istedim. İlk önce daha keyifli olan kısım olan dekorasyondan başlıyorum :) Keyifli okumalar dilerim.


Dikkat! Biraz sonra okuyacaklarınızı abartı bulabilirsiniz :) Minik bir açıklama yapayım öyleyse. Benim özel ilgi alanım ve ek işim olduğundan sizin gözünüzde büyüyecek tüm bu işler bana keyif veriyor baştan söyleyeyim :)

İlk iş olarak Pinterest ve Instagramda gezinerek geniş bir arşiv oluşturdum. Hediyelik, dekorasyon, ve konsept olarak 3'e ayırdım. İlk önce renge ve konsept e karar verdim. Pespembe istemeğimi biliyordum. Konseptimize melek olarak karar verdim. Renklerimiz de gri, pembe ve dantel olacaktı. Detaylı bir ihtiyaç listesi çıkarttım ve annemle Eminönünün yolunu tuttuk. Benim için yorucu ama verimli bir gün oldu. Çok sonlara bırakmamanızı tavsiye ederim.

Hediyeliklerimizi kendim yapmak istiyordum. Kokulu taş yapmaya karar verdim ama küçük bir sorun vardı :) Nasıl yapılır hiç bilmiyordum :) Youtube'dan bir kaç video seyrettim ve kolları sıvadım. Sonuç hiç fena değildi. Whats up grubundan da kızlara bir çağrı yapıp akşama İncitoş için işimiz var dedim. Hep beraber girişip bir gecede bitirdik :) Misafirlerimizin ağızları tatlansın diye bir de çikolata hazırladım. İnci'nin doğumu Ramazan ayına denk geldiği için ikramlık olayına girmeyecektik zaten. Kapı süsümüzü de eşimle birlikte hazırladık :)

Canım annem de doğum sonrası yatağıma sermek üzere şık bir yastık kılıfı ve ayak şalı dikti. İnci'yi de unutmadı tabii :) Beşiği için bir etek, baş ucuna koyacağımız Kur'an için bir kılıf ve nazar boncuğu kesesi dikti.

Az, öz ama şık bir hazırlık yaptık diye düşünüyorum. İlgi alanına girenler bana ulaşırsa yapılış aşamaları ile ilgili de daha fazla detay verebilirim :) Tatlı telaşlarınızın tadını çıkarın diyorum, anda kalın, sevgiyle kalın :)

Öykü







21 Eylül 2016 Çarşamba

Öykü ve İnci'nin Hikayesi

Bu yazıda doğum hikayemizi bulacaksınız. Gözlerim dolu dolu yazarken o anlarımızı tekrar yaşadım. Umarım keyifle okursunuz.

Tarih 2 Temmuz 2015 Cuma, sıcak bir yaz günü, saat 14:30 sularıydı ve 40+3 günlük hamileydim. Son kontrolümüzde doktorumuz müjdeyi vermişti. 2 cm açıklığım vardı ve kızımız her an gelebilirdi. Yürüyüşlerimi sabah ve akşam olmak üzere 2 ye çıkarmıştım, acım büyüktü :) Artık kızımız için hazırdık ve tek bir bedenin ikimize dar gelmeye başladığının sinyalleri alıyordum. İşte böyle bir hal içindeyken o öğleden sonra miskin miskin otururken bir ıslaklık hissettim ve ne göreyim nişanım gelmişti. Hemen dokturumuz olan, aynı zamanda zamanında annemin de doktoru olan ve eline doğduğum canım Aylin Ablamı aradım. Sakin olmamı, duşumu alıp, hafif bir şeyler yememi ve sancılarımı beklememi söyledi. Sancılar 15 dakikada 1'e düştüğünde hastane için yola çıkacaktık, evimiz hastaneye çok uzak olduğu için bunu  önceden kararlaştırmıştık. Eşim de evdeydi, bir sevinç dalgası kapladı bizi. İncitoş nihayet gelmeye karar vermişti. Kimseye haber vermeden sancılarımın sıklaşmasını bekleyecektik. Öğle yemeğimi yiyordum ki tatlı için kaşık almadığımı fark ettim ve mutfağa gitmek için ayağa kalktım. Bir anda suyum geldi. Öyle bir şey ki durdurmanın, tutmanın imkanı yok :) Doktorum eğer suyum gelirse bir ped koyup mutlaka berraklığını kontrol etmemi söylemişti. Maalesef ped için falan vakit bulamış kendimi küvete zor atmıştım. Ama pede falan gerek yoktu ve galiba bir sorunumuz vardı. Maalessef suyum yeşilimsi renkteydi. Tekrar doktorumuzu aradık, suyumun geldiğini ve berrak olmadığı söyledik. Duşumu alıp hastaneye gelmemi söyledi. Hemen duşumu aldım ve İnci'nin bezlerinden birini çamaşırıma yerleştirip hastane için hazırlandım. Bu arada eşim hastaneye gittiğimizi ailelerimize haber verdi. Abartmıyorum annem tam 5 dakika içinde gelmişti :) Eşim gerçekten çok heyecanlandı. Elinde gömleğini tutarken gömleğini aradı mesela  :)

Hastane çantamız zaten arabanın bagajındaydı, hemen arabaya atlayıp hastanenin yolunu tuttuk. Doğumda ilk anlarımızı ölümsüzleştirmesi için bir fotoğrafçı ile anlaşmıştık. Hemen kendisine haber verdim ancak kendisi sözünü tutmamıştı ve maalesef Bozcaada'da tatildeydi. Üzüldüm ama o anda bu uğraşabileceğim bir sorun değildi. Ama annem ve eşim boş durmadı, doğuma saatler kala bizi kırmayıp gelen Sevgili Gülden Yılmaz ile anlaştı. Saat 18:00 gibi hastanemize ulaşmıştık. Herşey hazır bizi bekliyorlardı. Ben odamıza girer girmez bir hemşire üstümü çıkarmaya bir hemşire tansiyonuma bakmaya başlamıştı bile. Bu panik havası beni biraz endişelendirmişti açıkçası. Ve nihayet Aylin Ablam geldi, onu görünce bütün endişelerim bir anda dağıldı. Bana sımsıkı sarıldı ve başlıyoruz Öykü'cüm dedi. Muayene etti ve NST'ye bağladı. Herşeyi değerlendirdi ve bizimle kısa bir konuşma yaptı. Maalesef İnci'nin ilk kakasını yaptığını, tahmin ettiğine göre boynunda kordon olduğunu, 2 cm açıklığımın olduğunu ve sancılarımın başladığını söyledi. Ve ekledi :) Normal şartlarda beni sezeryan için ameliyathanede beklemesi gerektiğini ama normal doğumu çok istediğimi bildiği için bize bir sanş vereceğini söyledi. İnci'yi tehlikeye atmadan elimizden geleni yapacaktık. Doktoruna güvenmenin çok önemli olduğunu bir kez daha anladım. 

NST cihazında sancım olmasına rağmen hiç birşey hissetmiyordum. İnci de iyi idare ediyordu.
Makyaj yaptım, gelen gidenle sohbet ettim. Bir sonraki açıklık kontrolünde hiç ilerlemediğimizi öğrendim. Suni sancı ile desteklemeye karar verdik. Veeee hissetmediğim o sancılar başlamıştı. 3-4 dakikada bir gelmeye başlamıştı. Belimde bir sıcaklık hissediyordum önce ve ardından güçlü bir sancı. O anlarda kendimce derin nefesler almaya, vücudumu serbest bırakmaya ve bebeğimle konuşmaya çalıştım. Konsantre olursam daha kolay atlatıyordum. Ama İnci'nin kalp atışları pek iyi gitmiyordu. Her sancıda ya olması gerekenin altına düşüyor yada çok yükseliyordu. NSTden bir alarm yükseliyor ve hemşireler odaya doluşuyordu. Bu durum beni çok gerdiği için konsantre olamıyordum. NST'ye bağlı olmak zorunda olduğum için sancıları istediğim pozisyonda karşılayamıyordum. Doktorum bir açıklık kontrolü daha yaptı ve nihayet 6 cm'e ulaşmıştık. Hemen epiduralim takıldı. Biraz daha fazla açıklığa ulaşınca ilaç vermeye başlayacaklardı. Saat 23:30 civarıydı, İnci'nin kalp atışları 2 kere daha tehlikeli şekilde yavaşladı. Doktorumun odaya girdiğini ve sezeryana gittiğimizi söylediğini hatırlıyorum. O kadar korkmuştum ki İnci için sadece başımı sallayabildim. NST cihazını sökmeden, oksijen maskesi ile ameliyathaneye alınınca durumun ciddiyetini öyle bir anladımki, korkmaya başladım. Eşimi de hemen içeri almıyorlardı. Ameliyat masasında zangır zangır titrediğimi hatırlıyorum. İnci ameliyathanede de bizi korkutmaya devam etti. Epidural için 10 dakikaya daha ihtiyaç vardı ama doktorum hemen bayıltımamı istiyordu. Neyse ki 10 dakikadan daha çabuk uyuştum ve İnci'nin ilk dakikalarında uyanıktım. Bana dokunduklarını hissediyordum ve korkmaya başladım. Eşimin varlığı beni çok rahatlatıyordu. Anestezi doktorum, kesecekleri zaman ben sana söyleyeceğim sen rahat ol dedi. Tabi ki söylemeyecekti :) Bana biraz sonra bir baskı hissedeceksin bebeği aldıkları an olacak dedi. Ben saf saf  ' Nasıl yani kestiler mi? 'dedim :) Ve o an gelmişti İnci geliyor dedim eşime. Saat 00:02 3 Temmuz 2015 Cumartesi günü kızımız dünyaya geldi. Tiz bir ağlama sesi duyuldu ameliyathanede, nefesimi tuttum. Ben İnci'yi göremiyordum henüz ama eşim görüyordu. Ben İnci'yi ilk eşimin gözlerindeki yaşlarda, dudaklarında ki o gülümsemede, yüzündeki o şaşkın ifadede gördüm :) Bence o anlar eşlerin ilişkilerine boyut atlatan, birbirlerine tekrar aşık eden cinsten. İmkan varsa mutlaka bu tecrübeyi birlikte yaşamalılar diye düşünüyorum. Ve nihayet İnci'yi sarmalayıp koynuma getirdiler. Yanağının yanağıma değişini, gözlerine bakışımı hiç unutmuyorum. Öyle güzeldi ki. Maalesef 1 saat için ayrılacaktık. Eşim İnci ile birlikte yukarı bebek odasına çıktı. Benim ameliyatım tamamandı ve odamıza çıktım. Tek düşündüğüm bebeğimi biran önce kucaklamaktı. İnci'yi kollarıma verdiler, uyanıktı ve ağlıyordu. Hemen emzirmek istedim ve bence Allah'ın büyük bir mücizesi İnci zaten ne yapacağını biliyor gibiydi. Benim tüm acemiliğime rağmen İnci sen merak etme anne ben sorun çıkartmayacağım diyor gibiydi :)

İlk gece eşimle kalmak istedim. O gece hayatımız kökten değişmişti. Birbirimize ihtiyacımız vardı. İnci'nin tepesinde şaşkın şaşkın baktık, konuşmadık ama çok şey söyledik birbirimize. Sevgimiz katmerlenmiş, aşkımızın meyvesi gelmişti. Ertesi sabah kimsecikler gelmeden eşim odayı süsledi, ikramlarımızı hazırladı ve Yıldırır Ailesi yeni hayatları için artık hazırdı :) O geceden sonra hayatımın öncelikleri değişti, dert gözüyle baktığım şeylerin aslında ne kadar önemsiz olduğunu anladım. Bizim bir ömür boyu sürecek maceramız böyle başladı. Hikayemizi burada noktalarken, sizi tüm bunların aslında bir özeti olan, eşimin hazıladığı kısa filmimizle başbaşa bırakıyorum :) Sevgiyle kalın.

Öykü







En Gereksiz 5 Bebek Ürünü

İşin en eğlenceli kısmı bebek alışverişi bence. Minicik kıyafetler, süslü eşyalar, hedefi tam 12'den vuruyor ve bir bakmışsınız onlarca şey almışsınız. Satılan her şey gerekli olacakmış gibi, ıslak mendil ısıtma makinesi olmazsa bebeğiniz büyümeyecekmiş gibi geliyor :) Biliyorum çünkü ben de öyle yaptım. Bu yazımda sizlere benim satın almış olduğum ama neredeyse hiç kullanmadığım, bana göre gereksiz olan bebek ürünlerinden bahsedeceğim. Benim en gereksizler listemde bulunan bir ürün sizin için olmazsa olmaz olabilir de tabii. Tamamen İnci ve benim tecrübelerimden yola çıkarak bir araya getirdiğim bu 5 ürün benim en gereksizler listemi oluşturuyor. Umarım henüz alışveriş yapmamış anne adaylarına yardımı dokunur. Çoktan aldığınız bir ürünle karşılaşırsanız da dediğim gibi belki sizin için hiç de gereksiz olmayacaktır. Keyifli okumalar.

Öykü


1- Elektronik Burun Aspiratörü: İnci için Sante Bebe marka bir elektronik burun aspiratörü almıştım. Sadece 1 kere kullanmaya teşebbüs ettim ki heyhat! İnci'ye hiç sempatik gelmedi. Kuzenim bana Otri Bebe prensibi ile çalışan Chicco'nun aspiratörünü vermişti. Hemen onu denedim ve Voila! 1 kerede tertemiz yaptı ve diğerine göre İnci daha bir tahammül etti. Bence bu konuda klasikten şaşmayın.

2- Yiyeceği Sıcak Tutan Tabak: Yanından sıcak su doldurduğunuz ve tabağa koyduğunuz yiyeceği sıcak tutma özelliği olan bu tabağı sadece klasik bir tabak olarak kullandık. Fark ettim ki yiyeceği tabağa koyduğumuzda biz hep soğutmaya çalışıyoruz :) Amaca tamamen ters :) Böyle alengirli şeylere hiç gerek yok alın rengarenk tabakları tamamdır.

3- Süslü Bebek Kıyafetleri: Evet çok güzeller, evet çok tatlışlar ama askıda durduğu gibi durmuyor. Minikler o güpürlü, o dantelli elbiselerin içinde yada jean pantolonla rahat edemiyor. Zaten daha giydirirken anlıyorsunuz. Hevesle aldığınız o skinny jean o bezli popodan geçmiyor :) 0-3 ay sadece tulum giyebiliyorlar. Sonrada vücudu sıkmayan rahat giysiler giydirmenizi tavsiye ederim. İnci 14 aylık daha dar jean ve ya pantolon giydiremedim. Denedim tabi ki bende ama rahat edemiyor. Eşofman forever :)

4- Bebek Ayakkabıları: Yürümeyen bebek için gerçekten gerekli olmuyor. Şıklığını tamamlamak için insan giydirmek istiyor ama ayak sağlığını bozacağı için bizim doktorumuz hiç önermedi. Ben de hevesimi süslü çoraplardan aldım. Uzunca bir süre hiç gerekmeyecek boşuna masraftan kaçının derim. Ne demek istediğimi yürümeye başlayınca anlayacaksınız. O küçücük ayakkabılar gerçekten pahalı. Yavaş yavaş ayaklandığı dönemde doktorumuz tabanı yumuşak mokasenlerden önerdi. Renk renk onlardım satın aldım, acısını çıkardım :) 

5- Bornoz ve Havlu Terlik: İnci'nin havlu-bornoz setini gördüğümde kalbimden vurulmuştum. O kadar çok beğenmiştim ki Baby Shower hediye listeme koymuştum. Veee hediye olarak gelmişti ama sıra kullanmaya geldiğinde aslında en kullanışlı olanın havlusu olduğunu fark ettim. Küvette çırpınan bebeye bornoz giydirmek mi :) Terlik olayına hiç girmiyorum bile :) Havlusunu eskittim ama bornoz ve terlikler duruyordu. Geçenlerde çıkarttım ve giydirdim. Terlikler neredeyse küçülmüş. Ey bu terlikleri üreten güzide firma bu bebe bu terlikleri 3 aylıkken mi giyecekti de bu kadar küçük ürettiniz acaba! Kısacası ilk aylar için kapüşonlu 2 havlu alın yeterli olacaktır.


14 Eylül 2016 Çarşamba

Bebek Bakım Çantamda Ne Var?

 Her zaman dop dolu, nereye gitsek yanımızdan ayıramadığımız, 14 aydır kullandığım sevgili çantam :) Kimine göre yarısı gereksiz eşyalarla dolu ama ne zaman o gereksiz parçayı çıkarın o gün lazım olmazsa adım Öykü değil! O yüzden anne tedbirli olmalıdır ilkesinden yola çıkarak çantalarımızı elletmiyoruz :) Ama itiraf etmeliyim ilk zamanlardan daha etkin kullanıyorum. Önceleri neyin ne kadar gerekeceğini tahmin edemiyorsunuz bol bol koyuyorsunuz sonra bir bakmışşın çanta kapanmıyor :) 

Ben Lassig marka bir çanta tercih ettim. 9 farklı cebi, fermuarlı kirli, ıslak çamaşır bölümü, standart ölçülerde alt değiştirme pedi, izotermik biberon çantası ve bebek arabasına takılabilmesi için klipsleri mevcut. Çantanın sapı boyunuza göre ayarlanabiliyor. Ben severek kullanıyorum, tavsiye ederim. Üstelik bebek bakım çantası gibi durmuyor. İşimiz bittiğinde başka işler içinde kullanmayı düşünüyorum.

Gelelim çantanın içine :) Öncelikle tabi ki bebek bezi, pişik önleyici kremimiz ve ıslak mendil. Çantanın alt açma pedi bulunsa da ben yine de tek kullanımlık alt açma pedlerinden yanıma alıyorum. Alt  açma pedini seremeyeceğim yerlerde işime yarıyor. Ayrıca küçük boy buzdolabı poşetlerinde atıyorum çantama. Böylece bezini değiştirdiğimde hemen içine koyuyorum. Özellikle misafirlikte hayat kurtarıyor.

Mevsime göre bir takım yedek kıyafet, 2 adet iç body, 1 adet yedek çorap, 1 yelek, 1 uzun kollu hırka ya da sweat shirt, önlük ve ağız bezi. Yine mevsime göre 1 adet battaniye, 1 büyük ve 1 küçük boy müslin bez. Yaz mevsimindeysek mutlaka şapka ve güneş kremi de çantamızda yerini alıyor. Kış aylarında ise Serum Fizyolojik ve burun aspiratörümüzüde çantaya atıyorum.

Çarpmalara, yanmalara ve yaralanmalara karşı acil durum spreyimizin çanta boyunu hiç eksik etmiyorum. Ek gıdaya geçtikten sonra yanımıza suyunu, ufak tefek atıştırmalıklarını ve çatal-kaşığını da almaya başladım. 6-12 ay arası herşeyi yemeye henüz başlamadığı için ayrı bir çantada da yiyeceklerini taşıyordum. 2 adet emzik ve emzik zincirini en önde bulunan gözde bulunduruyorum.

Belki de en önemli şeylerden birisi olan İnci'nin kimliği ve aşı karnesi de her zaman çantasında oluyor.

Bebek arabamızın rüzgarlığını ve sinekliğini de yanımızdan ayırmıyoruz . 

Çantanın ayrıca ufak bir fermuarlı bir çantası var. Bunu da kendime ayırdım. Yedek toka, lens kabım, bitki çayı, vitaminim, yedek göğüs pedleri gibi çantada kolayca kaybolacak ufak tefek şeyleri bu çantada saklıyorum. Son olarak kolay erişebilceğim çantanın fermuarlı arka kısmına cüzdan ve anahtarlarımı koyuyorum.

Gördüğünüz gibi yok yok :) Eminim eksiği vardır ama fazlası yoktur :) Bizde durumlar böyle. Sizin olmazsa olmazlarınız nelerdir? Yorum bırakırsanız çok sevinirim :)

Sevgiler,

Öykü

13 Eylül 2016 Salı

Bir mucizenin rahminize düşmesi.orada adım adım oluşup büyümesi. Tabi milyon tane şartın olgunlaşıp tam vaktinde gerçekleşmesi falan oralara hiç girmiyorum :) O küçük mucizenin yavaş yavaş ben burdayım deyişi. Canınızdan can katışınız ve nihayet kollarınıza gelmesi. 

İnci doğduğunda tam anlamıyla benim bir parçam olduğunu hissetmiştim. Size muhtaç minik bir insan yavrusu. O insan yavrusu gün be gün hızla buyuyor. İnci'nin bana ilk gülümsemesini hiç unutamam. Banyodan çıkmıştı havlusunun içinde yüzümüze bakarken ilk sosyal gülümsemesini  yapmıştı annesi ve babasına. Ikimizde birbirimize gördünmü gördünmü demiştik. :)  Anne baba olma hali biraz da böyle sürekli şaşırma hali galiba. Bir de tabi genelde ebebeynler, -bizde dahil- bebeklerimizi ne sanıyorsak. Gelişimi içirisinde zaten olması gereken birşey bile yapsa bir coşku ay bu çocuk kesin süper zeka havaları :) Mesela İnci ilk kez uzanıp oyuncağını elinde tuttuğunda benden 2 damla yaş süzülmüştü :) O minicik elleriyle ilk kavrayışıydı. Şimdi böyle söyleyince olmuyor ama :) Ve o an anladım ki İnci'nin üniversite mezuniyeti falan olsa eyvah eyvah demek ki :) Ve o an birşeyi daha çok net anladım. Annemi 💕  Sırtıma tülbent koyuşunu, ağzımdan burnumdan tıkıştırdığı yemekleri, varınca ara deyişlerini, her fırsatta dolan gözlerini...

Sevdiklerinizle ağız tadıyla geçireceğiniz mutlu bayramlar dilerim.

Öykü