21 Eylül 2016 Çarşamba

Öykü ve İnci'nin Hikayesi

Bu yazıda doğum hikayemizi bulacaksınız. Gözlerim dolu dolu yazarken o anlarımızı tekrar yaşadım. Umarım keyifle okursunuz.

Tarih 2 Temmuz 2015 Cuma, sıcak bir yaz günü, saat 14:30 sularıydı ve 40+3 günlük hamileydim. Son kontrolümüzde doktorumuz müjdeyi vermişti. 2 cm açıklığım vardı ve kızımız her an gelebilirdi. Yürüyüşlerimi sabah ve akşam olmak üzere 2 ye çıkarmıştım, acım büyüktü :) Artık kızımız için hazırdık ve tek bir bedenin ikimize dar gelmeye başladığının sinyalleri alıyordum. İşte böyle bir hal içindeyken o öğleden sonra miskin miskin otururken bir ıslaklık hissettim ve ne göreyim nişanım gelmişti. Hemen dokturumuz olan, aynı zamanda zamanında annemin de doktoru olan ve eline doğduğum canım Aylin Ablamı aradım. Sakin olmamı, duşumu alıp, hafif bir şeyler yememi ve sancılarımı beklememi söyledi. Sancılar 15 dakikada 1'e düştüğünde hastane için yola çıkacaktık, evimiz hastaneye çok uzak olduğu için bunu  önceden kararlaştırmıştık. Eşim de evdeydi, bir sevinç dalgası kapladı bizi. İncitoş nihayet gelmeye karar vermişti. Kimseye haber vermeden sancılarımın sıklaşmasını bekleyecektik. Öğle yemeğimi yiyordum ki tatlı için kaşık almadığımı fark ettim ve mutfağa gitmek için ayağa kalktım. Bir anda suyum geldi. Öyle bir şey ki durdurmanın, tutmanın imkanı yok :) Doktorum eğer suyum gelirse bir ped koyup mutlaka berraklığını kontrol etmemi söylemişti. Maalesef ped için falan vakit bulamış kendimi küvete zor atmıştım. Ama pede falan gerek yoktu ve galiba bir sorunumuz vardı. Maalessef suyum yeşilimsi renkteydi. Tekrar doktorumuzu aradık, suyumun geldiğini ve berrak olmadığı söyledik. Duşumu alıp hastaneye gelmemi söyledi. Hemen duşumu aldım ve İnci'nin bezlerinden birini çamaşırıma yerleştirip hastane için hazırlandım. Bu arada eşim hastaneye gittiğimizi ailelerimize haber verdi. Abartmıyorum annem tam 5 dakika içinde gelmişti :) Eşim gerçekten çok heyecanlandı. Elinde gömleğini tutarken gömleğini aradı mesela  :)

Hastane çantamız zaten arabanın bagajındaydı, hemen arabaya atlayıp hastanenin yolunu tuttuk. Doğumda ilk anlarımızı ölümsüzleştirmesi için bir fotoğrafçı ile anlaşmıştık. Hemen kendisine haber verdim ancak kendisi sözünü tutmamıştı ve maalesef Bozcaada'da tatildeydi. Üzüldüm ama o anda bu uğraşabileceğim bir sorun değildi. Ama annem ve eşim boş durmadı, doğuma saatler kala bizi kırmayıp gelen Sevgili Gülden Yılmaz ile anlaştı. Saat 18:00 gibi hastanemize ulaşmıştık. Herşey hazır bizi bekliyorlardı. Ben odamıza girer girmez bir hemşire üstümü çıkarmaya bir hemşire tansiyonuma bakmaya başlamıştı bile. Bu panik havası beni biraz endişelendirmişti açıkçası. Ve nihayet Aylin Ablam geldi, onu görünce bütün endişelerim bir anda dağıldı. Bana sımsıkı sarıldı ve başlıyoruz Öykü'cüm dedi. Muayene etti ve NST'ye bağladı. Herşeyi değerlendirdi ve bizimle kısa bir konuşma yaptı. Maalesef İnci'nin ilk kakasını yaptığını, tahmin ettiğine göre boynunda kordon olduğunu, 2 cm açıklığımın olduğunu ve sancılarımın başladığını söyledi. Ve ekledi :) Normal şartlarda beni sezeryan için ameliyathanede beklemesi gerektiğini ama normal doğumu çok istediğimi bildiği için bize bir sanş vereceğini söyledi. İnci'yi tehlikeye atmadan elimizden geleni yapacaktık. Doktoruna güvenmenin çok önemli olduğunu bir kez daha anladım. 

NST cihazında sancım olmasına rağmen hiç birşey hissetmiyordum. İnci de iyi idare ediyordu.
Makyaj yaptım, gelen gidenle sohbet ettim. Bir sonraki açıklık kontrolünde hiç ilerlemediğimizi öğrendim. Suni sancı ile desteklemeye karar verdik. Veeee hissetmediğim o sancılar başlamıştı. 3-4 dakikada bir gelmeye başlamıştı. Belimde bir sıcaklık hissediyordum önce ve ardından güçlü bir sancı. O anlarda kendimce derin nefesler almaya, vücudumu serbest bırakmaya ve bebeğimle konuşmaya çalıştım. Konsantre olursam daha kolay atlatıyordum. Ama İnci'nin kalp atışları pek iyi gitmiyordu. Her sancıda ya olması gerekenin altına düşüyor yada çok yükseliyordu. NSTden bir alarm yükseliyor ve hemşireler odaya doluşuyordu. Bu durum beni çok gerdiği için konsantre olamıyordum. NST'ye bağlı olmak zorunda olduğum için sancıları istediğim pozisyonda karşılayamıyordum. Doktorum bir açıklık kontrolü daha yaptı ve nihayet 6 cm'e ulaşmıştık. Hemen epiduralim takıldı. Biraz daha fazla açıklığa ulaşınca ilaç vermeye başlayacaklardı. Saat 23:30 civarıydı, İnci'nin kalp atışları 2 kere daha tehlikeli şekilde yavaşladı. Doktorumun odaya girdiğini ve sezeryana gittiğimizi söylediğini hatırlıyorum. O kadar korkmuştum ki İnci için sadece başımı sallayabildim. NST cihazını sökmeden, oksijen maskesi ile ameliyathaneye alınınca durumun ciddiyetini öyle bir anladımki, korkmaya başladım. Eşimi de hemen içeri almıyorlardı. Ameliyat masasında zangır zangır titrediğimi hatırlıyorum. İnci ameliyathanede de bizi korkutmaya devam etti. Epidural için 10 dakikaya daha ihtiyaç vardı ama doktorum hemen bayıltımamı istiyordu. Neyse ki 10 dakikadan daha çabuk uyuştum ve İnci'nin ilk dakikalarında uyanıktım. Bana dokunduklarını hissediyordum ve korkmaya başladım. Eşimin varlığı beni çok rahatlatıyordu. Anestezi doktorum, kesecekleri zaman ben sana söyleyeceğim sen rahat ol dedi. Tabi ki söylemeyecekti :) Bana biraz sonra bir baskı hissedeceksin bebeği aldıkları an olacak dedi. Ben saf saf  ' Nasıl yani kestiler mi? 'dedim :) Ve o an gelmişti İnci geliyor dedim eşime. Saat 00:02 3 Temmuz 2015 Cumartesi günü kızımız dünyaya geldi. Tiz bir ağlama sesi duyuldu ameliyathanede, nefesimi tuttum. Ben İnci'yi göremiyordum henüz ama eşim görüyordu. Ben İnci'yi ilk eşimin gözlerindeki yaşlarda, dudaklarında ki o gülümsemede, yüzündeki o şaşkın ifadede gördüm :) Bence o anlar eşlerin ilişkilerine boyut atlatan, birbirlerine tekrar aşık eden cinsten. İmkan varsa mutlaka bu tecrübeyi birlikte yaşamalılar diye düşünüyorum. Ve nihayet İnci'yi sarmalayıp koynuma getirdiler. Yanağının yanağıma değişini, gözlerine bakışımı hiç unutmuyorum. Öyle güzeldi ki. Maalesef 1 saat için ayrılacaktık. Eşim İnci ile birlikte yukarı bebek odasına çıktı. Benim ameliyatım tamamandı ve odamıza çıktım. Tek düşündüğüm bebeğimi biran önce kucaklamaktı. İnci'yi kollarıma verdiler, uyanıktı ve ağlıyordu. Hemen emzirmek istedim ve bence Allah'ın büyük bir mücizesi İnci zaten ne yapacağını biliyor gibiydi. Benim tüm acemiliğime rağmen İnci sen merak etme anne ben sorun çıkartmayacağım diyor gibiydi :)

İlk gece eşimle kalmak istedim. O gece hayatımız kökten değişmişti. Birbirimize ihtiyacımız vardı. İnci'nin tepesinde şaşkın şaşkın baktık, konuşmadık ama çok şey söyledik birbirimize. Sevgimiz katmerlenmiş, aşkımızın meyvesi gelmişti. Ertesi sabah kimsecikler gelmeden eşim odayı süsledi, ikramlarımızı hazırladı ve Yıldırır Ailesi yeni hayatları için artık hazırdı :) O geceden sonra hayatımın öncelikleri değişti, dert gözüyle baktığım şeylerin aslında ne kadar önemsiz olduğunu anladım. Bizim bir ömür boyu sürecek maceramız böyle başladı. Hikayemizi burada noktalarken, sizi tüm bunların aslında bir özeti olan, eşimin hazıladığı kısa filmimizle başbaşa bırakıyorum :) Sevgiyle kalın.

Öykü







2 yorum:

  1. Gözlerim dolarak okudum, ağlayarak izledim.
    Çok çok güzelsiniz. iyiki İnci hayatınıza girmiş ve sizin hayatınız da bu güzellik abidesi ile daha da renklenmiş.
    Mutlu günler, aydınlık yarınlar sizin olsun güzellerim.

    YanıtlaSil
  2. Canım benim, yüreğide kendi gibi güzel arkadaşım. Teşekkür ederiz, hep birlikte aydınlık yarınlarımız olsun.

    YanıtlaSil