23 Eylül 2016 Cuma

Hastane Odamız ve Hediyeliklerimiz

Öncelikle doğum hikayemiz için gelen yorumlarınız ve güzel dilekleriniz için çok ama çok teşekkür ederim. Yazmak için beni yüreklendiren mesajlarınız da beni gerçekten motive etti. Hazır hastane, doğum derken arayı soğutmadan hastane odası dekorasyonu ve hastane çantası hakkında yazmak istedim. İlk önce daha keyifli olan kısım olan dekorasyondan başlıyorum :) Keyifli okumalar dilerim.


Dikkat! Biraz sonra okuyacaklarınızı abartı bulabilirsiniz :) Minik bir açıklama yapayım öyleyse. Benim özel ilgi alanım ve ek işim olduğundan sizin gözünüzde büyüyecek tüm bu işler bana keyif veriyor baştan söyleyeyim :)

İlk iş olarak Pinterest ve Instagramda gezinerek geniş bir arşiv oluşturdum. Hediyelik, dekorasyon, ve konsept olarak 3'e ayırdım. İlk önce renge ve konsept e karar verdim. Pespembe istemeğimi biliyordum. Konseptimize melek olarak karar verdim. Renklerimiz de gri, pembe ve dantel olacaktı. Detaylı bir ihtiyaç listesi çıkarttım ve annemle Eminönünün yolunu tuttuk. Benim için yorucu ama verimli bir gün oldu. Çok sonlara bırakmamanızı tavsiye ederim.

Hediyeliklerimizi kendim yapmak istiyordum. Kokulu taş yapmaya karar verdim ama küçük bir sorun vardı :) Nasıl yapılır hiç bilmiyordum :) Youtube'dan bir kaç video seyrettim ve kolları sıvadım. Sonuç hiç fena değildi. Whats up grubundan da kızlara bir çağrı yapıp akşama İncitoş için işimiz var dedim. Hep beraber girişip bir gecede bitirdik :) Misafirlerimizin ağızları tatlansın diye bir de çikolata hazırladım. İnci'nin doğumu Ramazan ayına denk geldiği için ikramlık olayına girmeyecektik zaten. Kapı süsümüzü de eşimle birlikte hazırladık :)

Canım annem de doğum sonrası yatağıma sermek üzere şık bir yastık kılıfı ve ayak şalı dikti. İnci'yi de unutmadı tabii :) Beşiği için bir etek, baş ucuna koyacağımız Kur'an için bir kılıf ve nazar boncuğu kesesi dikti.

Az, öz ama şık bir hazırlık yaptık diye düşünüyorum. İlgi alanına girenler bana ulaşırsa yapılış aşamaları ile ilgili de daha fazla detay verebilirim :) Tatlı telaşlarınızın tadını çıkarın diyorum, anda kalın, sevgiyle kalın :)

Öykü







21 Eylül 2016 Çarşamba

Öykü ve İnci'nin Hikayesi

Bu yazıda doğum hikayemizi bulacaksınız. Gözlerim dolu dolu yazarken o anlarımızı tekrar yaşadım. Umarım keyifle okursunuz.

Tarih 2 Temmuz 2015 Cuma, sıcak bir yaz günü, saat 14:30 sularıydı ve 40+3 günlük hamileydim. Son kontrolümüzde doktorumuz müjdeyi vermişti. 2 cm açıklığım vardı ve kızımız her an gelebilirdi. Yürüyüşlerimi sabah ve akşam olmak üzere 2 ye çıkarmıştım, acım büyüktü :) Artık kızımız için hazırdık ve tek bir bedenin ikimize dar gelmeye başladığının sinyalleri alıyordum. İşte böyle bir hal içindeyken o öğleden sonra miskin miskin otururken bir ıslaklık hissettim ve ne göreyim nişanım gelmişti. Hemen dokturumuz olan, aynı zamanda zamanında annemin de doktoru olan ve eline doğduğum canım Aylin Ablamı aradım. Sakin olmamı, duşumu alıp, hafif bir şeyler yememi ve sancılarımı beklememi söyledi. Sancılar 15 dakikada 1'e düştüğünde hastane için yola çıkacaktık, evimiz hastaneye çok uzak olduğu için bunu  önceden kararlaştırmıştık. Eşim de evdeydi, bir sevinç dalgası kapladı bizi. İncitoş nihayet gelmeye karar vermişti. Kimseye haber vermeden sancılarımın sıklaşmasını bekleyecektik. Öğle yemeğimi yiyordum ki tatlı için kaşık almadığımı fark ettim ve mutfağa gitmek için ayağa kalktım. Bir anda suyum geldi. Öyle bir şey ki durdurmanın, tutmanın imkanı yok :) Doktorum eğer suyum gelirse bir ped koyup mutlaka berraklığını kontrol etmemi söylemişti. Maalesef ped için falan vakit bulamış kendimi küvete zor atmıştım. Ama pede falan gerek yoktu ve galiba bir sorunumuz vardı. Maalessef suyum yeşilimsi renkteydi. Tekrar doktorumuzu aradık, suyumun geldiğini ve berrak olmadığı söyledik. Duşumu alıp hastaneye gelmemi söyledi. Hemen duşumu aldım ve İnci'nin bezlerinden birini çamaşırıma yerleştirip hastane için hazırlandım. Bu arada eşim hastaneye gittiğimizi ailelerimize haber verdi. Abartmıyorum annem tam 5 dakika içinde gelmişti :) Eşim gerçekten çok heyecanlandı. Elinde gömleğini tutarken gömleğini aradı mesela  :)

Hastane çantamız zaten arabanın bagajındaydı, hemen arabaya atlayıp hastanenin yolunu tuttuk. Doğumda ilk anlarımızı ölümsüzleştirmesi için bir fotoğrafçı ile anlaşmıştık. Hemen kendisine haber verdim ancak kendisi sözünü tutmamıştı ve maalesef Bozcaada'da tatildeydi. Üzüldüm ama o anda bu uğraşabileceğim bir sorun değildi. Ama annem ve eşim boş durmadı, doğuma saatler kala bizi kırmayıp gelen Sevgili Gülden Yılmaz ile anlaştı. Saat 18:00 gibi hastanemize ulaşmıştık. Herşey hazır bizi bekliyorlardı. Ben odamıza girer girmez bir hemşire üstümü çıkarmaya bir hemşire tansiyonuma bakmaya başlamıştı bile. Bu panik havası beni biraz endişelendirmişti açıkçası. Ve nihayet Aylin Ablam geldi, onu görünce bütün endişelerim bir anda dağıldı. Bana sımsıkı sarıldı ve başlıyoruz Öykü'cüm dedi. Muayene etti ve NST'ye bağladı. Herşeyi değerlendirdi ve bizimle kısa bir konuşma yaptı. Maalesef İnci'nin ilk kakasını yaptığını, tahmin ettiğine göre boynunda kordon olduğunu, 2 cm açıklığımın olduğunu ve sancılarımın başladığını söyledi. Ve ekledi :) Normal şartlarda beni sezeryan için ameliyathanede beklemesi gerektiğini ama normal doğumu çok istediğimi bildiği için bize bir sanş vereceğini söyledi. İnci'yi tehlikeye atmadan elimizden geleni yapacaktık. Doktoruna güvenmenin çok önemli olduğunu bir kez daha anladım. 

NST cihazında sancım olmasına rağmen hiç birşey hissetmiyordum. İnci de iyi idare ediyordu.
Makyaj yaptım, gelen gidenle sohbet ettim. Bir sonraki açıklık kontrolünde hiç ilerlemediğimizi öğrendim. Suni sancı ile desteklemeye karar verdik. Veeee hissetmediğim o sancılar başlamıştı. 3-4 dakikada bir gelmeye başlamıştı. Belimde bir sıcaklık hissediyordum önce ve ardından güçlü bir sancı. O anlarda kendimce derin nefesler almaya, vücudumu serbest bırakmaya ve bebeğimle konuşmaya çalıştım. Konsantre olursam daha kolay atlatıyordum. Ama İnci'nin kalp atışları pek iyi gitmiyordu. Her sancıda ya olması gerekenin altına düşüyor yada çok yükseliyordu. NSTden bir alarm yükseliyor ve hemşireler odaya doluşuyordu. Bu durum beni çok gerdiği için konsantre olamıyordum. NST'ye bağlı olmak zorunda olduğum için sancıları istediğim pozisyonda karşılayamıyordum. Doktorum bir açıklık kontrolü daha yaptı ve nihayet 6 cm'e ulaşmıştık. Hemen epiduralim takıldı. Biraz daha fazla açıklığa ulaşınca ilaç vermeye başlayacaklardı. Saat 23:30 civarıydı, İnci'nin kalp atışları 2 kere daha tehlikeli şekilde yavaşladı. Doktorumun odaya girdiğini ve sezeryana gittiğimizi söylediğini hatırlıyorum. O kadar korkmuştum ki İnci için sadece başımı sallayabildim. NST cihazını sökmeden, oksijen maskesi ile ameliyathaneye alınınca durumun ciddiyetini öyle bir anladımki, korkmaya başladım. Eşimi de hemen içeri almıyorlardı. Ameliyat masasında zangır zangır titrediğimi hatırlıyorum. İnci ameliyathanede de bizi korkutmaya devam etti. Epidural için 10 dakikaya daha ihtiyaç vardı ama doktorum hemen bayıltımamı istiyordu. Neyse ki 10 dakikadan daha çabuk uyuştum ve İnci'nin ilk dakikalarında uyanıktım. Bana dokunduklarını hissediyordum ve korkmaya başladım. Eşimin varlığı beni çok rahatlatıyordu. Anestezi doktorum, kesecekleri zaman ben sana söyleyeceğim sen rahat ol dedi. Tabi ki söylemeyecekti :) Bana biraz sonra bir baskı hissedeceksin bebeği aldıkları an olacak dedi. Ben saf saf  ' Nasıl yani kestiler mi? 'dedim :) Ve o an gelmişti İnci geliyor dedim eşime. Saat 00:02 3 Temmuz 2015 Cumartesi günü kızımız dünyaya geldi. Tiz bir ağlama sesi duyuldu ameliyathanede, nefesimi tuttum. Ben İnci'yi göremiyordum henüz ama eşim görüyordu. Ben İnci'yi ilk eşimin gözlerindeki yaşlarda, dudaklarında ki o gülümsemede, yüzündeki o şaşkın ifadede gördüm :) Bence o anlar eşlerin ilişkilerine boyut atlatan, birbirlerine tekrar aşık eden cinsten. İmkan varsa mutlaka bu tecrübeyi birlikte yaşamalılar diye düşünüyorum. Ve nihayet İnci'yi sarmalayıp koynuma getirdiler. Yanağının yanağıma değişini, gözlerine bakışımı hiç unutmuyorum. Öyle güzeldi ki. Maalesef 1 saat için ayrılacaktık. Eşim İnci ile birlikte yukarı bebek odasına çıktı. Benim ameliyatım tamamandı ve odamıza çıktım. Tek düşündüğüm bebeğimi biran önce kucaklamaktı. İnci'yi kollarıma verdiler, uyanıktı ve ağlıyordu. Hemen emzirmek istedim ve bence Allah'ın büyük bir mücizesi İnci zaten ne yapacağını biliyor gibiydi. Benim tüm acemiliğime rağmen İnci sen merak etme anne ben sorun çıkartmayacağım diyor gibiydi :)

İlk gece eşimle kalmak istedim. O gece hayatımız kökten değişmişti. Birbirimize ihtiyacımız vardı. İnci'nin tepesinde şaşkın şaşkın baktık, konuşmadık ama çok şey söyledik birbirimize. Sevgimiz katmerlenmiş, aşkımızın meyvesi gelmişti. Ertesi sabah kimsecikler gelmeden eşim odayı süsledi, ikramlarımızı hazırladı ve Yıldırır Ailesi yeni hayatları için artık hazırdı :) O geceden sonra hayatımın öncelikleri değişti, dert gözüyle baktığım şeylerin aslında ne kadar önemsiz olduğunu anladım. Bizim bir ömür boyu sürecek maceramız böyle başladı. Hikayemizi burada noktalarken, sizi tüm bunların aslında bir özeti olan, eşimin hazıladığı kısa filmimizle başbaşa bırakıyorum :) Sevgiyle kalın.

Öykü







En Gereksiz 5 Bebek Ürünü

İşin en eğlenceli kısmı bebek alışverişi bence. Minicik kıyafetler, süslü eşyalar, hedefi tam 12'den vuruyor ve bir bakmışsınız onlarca şey almışsınız. Satılan her şey gerekli olacakmış gibi, ıslak mendil ısıtma makinesi olmazsa bebeğiniz büyümeyecekmiş gibi geliyor :) Biliyorum çünkü ben de öyle yaptım. Bu yazımda sizlere benim satın almış olduğum ama neredeyse hiç kullanmadığım, bana göre gereksiz olan bebek ürünlerinden bahsedeceğim. Benim en gereksizler listemde bulunan bir ürün sizin için olmazsa olmaz olabilir de tabii. Tamamen İnci ve benim tecrübelerimden yola çıkarak bir araya getirdiğim bu 5 ürün benim en gereksizler listemi oluşturuyor. Umarım henüz alışveriş yapmamış anne adaylarına yardımı dokunur. Çoktan aldığınız bir ürünle karşılaşırsanız da dediğim gibi belki sizin için hiç de gereksiz olmayacaktır. Keyifli okumalar.

Öykü


1- Elektronik Burun Aspiratörü: İnci için Sante Bebe marka bir elektronik burun aspiratörü almıştım. Sadece 1 kere kullanmaya teşebbüs ettim ki heyhat! İnci'ye hiç sempatik gelmedi. Kuzenim bana Otri Bebe prensibi ile çalışan Chicco'nun aspiratörünü vermişti. Hemen onu denedim ve Voila! 1 kerede tertemiz yaptı ve diğerine göre İnci daha bir tahammül etti. Bence bu konuda klasikten şaşmayın.

2- Yiyeceği Sıcak Tutan Tabak: Yanından sıcak su doldurduğunuz ve tabağa koyduğunuz yiyeceği sıcak tutma özelliği olan bu tabağı sadece klasik bir tabak olarak kullandık. Fark ettim ki yiyeceği tabağa koyduğumuzda biz hep soğutmaya çalışıyoruz :) Amaca tamamen ters :) Böyle alengirli şeylere hiç gerek yok alın rengarenk tabakları tamamdır.

3- Süslü Bebek Kıyafetleri: Evet çok güzeller, evet çok tatlışlar ama askıda durduğu gibi durmuyor. Minikler o güpürlü, o dantelli elbiselerin içinde yada jean pantolonla rahat edemiyor. Zaten daha giydirirken anlıyorsunuz. Hevesle aldığınız o skinny jean o bezli popodan geçmiyor :) 0-3 ay sadece tulum giyebiliyorlar. Sonrada vücudu sıkmayan rahat giysiler giydirmenizi tavsiye ederim. İnci 14 aylık daha dar jean ve ya pantolon giydiremedim. Denedim tabi ki bende ama rahat edemiyor. Eşofman forever :)

4- Bebek Ayakkabıları: Yürümeyen bebek için gerçekten gerekli olmuyor. Şıklığını tamamlamak için insan giydirmek istiyor ama ayak sağlığını bozacağı için bizim doktorumuz hiç önermedi. Ben de hevesimi süslü çoraplardan aldım. Uzunca bir süre hiç gerekmeyecek boşuna masraftan kaçının derim. Ne demek istediğimi yürümeye başlayınca anlayacaksınız. O küçücük ayakkabılar gerçekten pahalı. Yavaş yavaş ayaklandığı dönemde doktorumuz tabanı yumuşak mokasenlerden önerdi. Renk renk onlardım satın aldım, acısını çıkardım :) 

5- Bornoz ve Havlu Terlik: İnci'nin havlu-bornoz setini gördüğümde kalbimden vurulmuştum. O kadar çok beğenmiştim ki Baby Shower hediye listeme koymuştum. Veee hediye olarak gelmişti ama sıra kullanmaya geldiğinde aslında en kullanışlı olanın havlusu olduğunu fark ettim. Küvette çırpınan bebeye bornoz giydirmek mi :) Terlik olayına hiç girmiyorum bile :) Havlusunu eskittim ama bornoz ve terlikler duruyordu. Geçenlerde çıkarttım ve giydirdim. Terlikler neredeyse küçülmüş. Ey bu terlikleri üreten güzide firma bu bebe bu terlikleri 3 aylıkken mi giyecekti de bu kadar küçük ürettiniz acaba! Kısacası ilk aylar için kapüşonlu 2 havlu alın yeterli olacaktır.


14 Eylül 2016 Çarşamba

Bebek Bakım Çantamda Ne Var?

 Her zaman dop dolu, nereye gitsek yanımızdan ayıramadığımız, 14 aydır kullandığım sevgili çantam :) Kimine göre yarısı gereksiz eşyalarla dolu ama ne zaman o gereksiz parçayı çıkarın o gün lazım olmazsa adım Öykü değil! O yüzden anne tedbirli olmalıdır ilkesinden yola çıkarak çantalarımızı elletmiyoruz :) Ama itiraf etmeliyim ilk zamanlardan daha etkin kullanıyorum. Önceleri neyin ne kadar gerekeceğini tahmin edemiyorsunuz bol bol koyuyorsunuz sonra bir bakmışşın çanta kapanmıyor :) 

Ben Lassig marka bir çanta tercih ettim. 9 farklı cebi, fermuarlı kirli, ıslak çamaşır bölümü, standart ölçülerde alt değiştirme pedi, izotermik biberon çantası ve bebek arabasına takılabilmesi için klipsleri mevcut. Çantanın sapı boyunuza göre ayarlanabiliyor. Ben severek kullanıyorum, tavsiye ederim. Üstelik bebek bakım çantası gibi durmuyor. İşimiz bittiğinde başka işler içinde kullanmayı düşünüyorum.

Gelelim çantanın içine :) Öncelikle tabi ki bebek bezi, pişik önleyici kremimiz ve ıslak mendil. Çantanın alt açma pedi bulunsa da ben yine de tek kullanımlık alt açma pedlerinden yanıma alıyorum. Alt  açma pedini seremeyeceğim yerlerde işime yarıyor. Ayrıca küçük boy buzdolabı poşetlerinde atıyorum çantama. Böylece bezini değiştirdiğimde hemen içine koyuyorum. Özellikle misafirlikte hayat kurtarıyor.

Mevsime göre bir takım yedek kıyafet, 2 adet iç body, 1 adet yedek çorap, 1 yelek, 1 uzun kollu hırka ya da sweat shirt, önlük ve ağız bezi. Yine mevsime göre 1 adet battaniye, 1 büyük ve 1 küçük boy müslin bez. Yaz mevsimindeysek mutlaka şapka ve güneş kremi de çantamızda yerini alıyor. Kış aylarında ise Serum Fizyolojik ve burun aspiratörümüzüde çantaya atıyorum.

Çarpmalara, yanmalara ve yaralanmalara karşı acil durum spreyimizin çanta boyunu hiç eksik etmiyorum. Ek gıdaya geçtikten sonra yanımıza suyunu, ufak tefek atıştırmalıklarını ve çatal-kaşığını da almaya başladım. 6-12 ay arası herşeyi yemeye henüz başlamadığı için ayrı bir çantada da yiyeceklerini taşıyordum. 2 adet emzik ve emzik zincirini en önde bulunan gözde bulunduruyorum.

Belki de en önemli şeylerden birisi olan İnci'nin kimliği ve aşı karnesi de her zaman çantasında oluyor.

Bebek arabamızın rüzgarlığını ve sinekliğini de yanımızdan ayırmıyoruz . 

Çantanın ayrıca ufak bir fermuarlı bir çantası var. Bunu da kendime ayırdım. Yedek toka, lens kabım, bitki çayı, vitaminim, yedek göğüs pedleri gibi çantada kolayca kaybolacak ufak tefek şeyleri bu çantada saklıyorum. Son olarak kolay erişebilceğim çantanın fermuarlı arka kısmına cüzdan ve anahtarlarımı koyuyorum.

Gördüğünüz gibi yok yok :) Eminim eksiği vardır ama fazlası yoktur :) Bizde durumlar böyle. Sizin olmazsa olmazlarınız nelerdir? Yorum bırakırsanız çok sevinirim :)

Sevgiler,

Öykü

13 Eylül 2016 Salı

Bir mucizenin rahminize düşmesi.orada adım adım oluşup büyümesi. Tabi milyon tane şartın olgunlaşıp tam vaktinde gerçekleşmesi falan oralara hiç girmiyorum :) O küçük mucizenin yavaş yavaş ben burdayım deyişi. Canınızdan can katışınız ve nihayet kollarınıza gelmesi. 

İnci doğduğunda tam anlamıyla benim bir parçam olduğunu hissetmiştim. Size muhtaç minik bir insan yavrusu. O insan yavrusu gün be gün hızla buyuyor. İnci'nin bana ilk gülümsemesini hiç unutamam. Banyodan çıkmıştı havlusunun içinde yüzümüze bakarken ilk sosyal gülümsemesini  yapmıştı annesi ve babasına. Ikimizde birbirimize gördünmü gördünmü demiştik. :)  Anne baba olma hali biraz da böyle sürekli şaşırma hali galiba. Bir de tabi genelde ebebeynler, -bizde dahil- bebeklerimizi ne sanıyorsak. Gelişimi içirisinde zaten olması gereken birşey bile yapsa bir coşku ay bu çocuk kesin süper zeka havaları :) Mesela İnci ilk kez uzanıp oyuncağını elinde tuttuğunda benden 2 damla yaş süzülmüştü :) O minicik elleriyle ilk kavrayışıydı. Şimdi böyle söyleyince olmuyor ama :) Ve o an anladım ki İnci'nin üniversite mezuniyeti falan olsa eyvah eyvah demek ki :) Ve o an birşeyi daha çok net anladım. Annemi 💕  Sırtıma tülbent koyuşunu, ağzımdan burnumdan tıkıştırdığı yemekleri, varınca ara deyişlerini, her fırsatta dolan gözlerini...

Sevdiklerinizle ağız tadıyla geçireceğiniz mutlu bayramlar dilerim.

Öykü


9 Eylül 2016 Cuma

0-3 Ay Bebek Oyunları


Merhaba, İnci doğmadan onunla evde yapabileceğim aktiviteleri araştırmaya, oyunları not etmeye başlamıştım. Değişik kaynaklardan derlediğim ve İnci ile deneyimlediğim oyun fikirlerini belirli ay aralıklarına göre sizlerle paylaşacağım.

Minik bir bebekle tüm gün yapacak bir şeyler bulmak gerçekten zor oluyor. Özellikle 0-6 aylık dönemde. Adına oyun desek de aslında bebeğinizin dünyayı keşfetmesine yardımcı mini aktiviteler olduğunu göreceksiniz.

0-3 aylık dönemde döngü bellidir. Bebeğiniz karnını doyurur, gazını çıkartır, 15-30 dk uyanık kalır ve uyur :) Uyanık olduğu zaman diliminde birlikte yaptığınız bu aktiviteler, bebeğinizle iletişiminizi ve bağlanmanızı da destekleyecektir. Aslolan keyifli vakit geçirmek olduğu için bebeğinizin sıkıldığını, ilgisinin dağıldığını hissederseniz aktiviteyi sonlandırmanızı öneririm. Bu aktivitelerin süresi genellikle 30 saniye ve 1 dakika gibi kısa sürelerle başlar ve gittikçe artar.

Ayrıca İnci 2 aylık olduğunda, sadece tek bir şubesi olan ve Ataşehir'de bulunan Baby Sensory'nin dersine katıldık. Gerçekten çok keyifliydi. Çok da yararlı olduğunu düşünüyorum ancak Beylikdüzü'nde oturduğumuz için İnci yol boyunca oldukça yoruldu. Kayıt olmaya gitmiştik ancak yol umduğumuzdan daha büyük bir sorun olacaktı. Ayrıca katıldığımız bu derste zaten doğru yolda olduğumuzu fark ettim. Eğer böyle bir şansınız var ise sakın kaçırmayın derim.

Bebekler oyunla öğrenir ve keşfederler. En iyi oyun sizin sevginiz ve şefkatinizdir. Bol bol sıkıştırın, öpün, sarılın :) İyi eğlenceler dilerim :)

Öykü

Siyah-Beyaz: İlk aylarda bebekler kontrast renklere bakmaktan hoşlanırlar. Birçok yerde satılan siyah beyaz bebek kartlarından satın alabilir ya da beyaz bir kağıda siyah bir kalemle şekilller çizebilirsiniz.  35-50 cm mesafeden bebeğinize gösterebilirsiniz. Zamanla daha uzağa çekebilir ve sağa-sola, yukarı-aşağıya hareket ettirebilirsiniz. Güvenlik önlemlerine dikkat ederek bu şekillerden ona bir dönence bile hazırlayabilirsiniz.

Dokunma Oyunları: Bebeğinizin ellerini tutup alkış yaptırılabilir, bir eliyle diğer eline ve koluna dokunabilirsiniz.Bebeğinizin ellerine yüzüne ve son olarak da ağzına getirebilir, ağzına geldiğinizde öpücük sesi çıkartabilirsiniz. Ayrıca farklı dokularla temas etmesi beyin gelişimini olumlu etkileceğini unutmayın. Ben İnci'yi yıkarken küvetine birden çok sünger, bez ve mendiller atıyordum. Böylece sadece elleri değil tüm vücudunun farklı dokuları keşfetmesine olanak sağlıyorsunuz.


Koklama Oyunu: Minik tül keselere lavanta, melisa, nane gibi kokulu bitkiler koyabilirsiniz yada mandalina,portakal kabuğunu bebeğinizin burnuna dokunup 'kokla bebeğim' deyip koklatabilirsiniz. Kokuyu alınca değişen yüz ifadesine yorum yapmayı unutmayın :) Sizin tepkinizi de görmesi için önce kendiniz koklayıp yorum yapabilirsiniz.


Duyma Oyunu: Bebeğinizin çıngırağını önce sağ tarafında sallayın daha sonra sol kulağının yakınında sallayın. Yukarı ve aşağı da yavaşça hareket ettirebilirsiniz. Tepki verip vermediğini kontrol edin.


Ce-ee: Bebeğinizin neden-sonuç ilişkisini öğreneceği bu oyun aynı zamanda nesnenin sürekliliğinin henüz farkında olmayan bebeğinizin bunu da zamanla öğrenmesini sağlayacak. Böylece sizi göremediği zamanlarda aslında kaybolup gitmediğinizi anlayacak.

Keşfetme oyunu: Bebeğinizi kucaklayıp oda oda gezin. Her odayı ona tanıtın. Odada ilgisini çekebilecek ilginç objeleri de es geçmeyin. Sizi dikkatle dinlediğini göreceksiniz.

O zaman dans! : Bebeğinizin hoşuna gidebilecek tonda bir şarkı açıp bebeğinizle dans edin. Bayılacaktır. Hatta sling inizle birlikte dans ederseniz mışıl mışıl uyuduğunu göreceksiniz. Ayrıca kollarınıza alıp hafif hafif sallamanız ona anne karnı hissini hatırlatır ve beyincik gelişimini olumlu etkiler.Beyincik beynin hareket ve dengenin yanı sıra dil, sosyal etkileşim, müzik yeteneği, dikkat ve büyük olasılıkla korku ve zevk gibi duygusal tepkilerle ilgili zihinsel süreçlerde önemli rol oynayan bir bölümüdür. Sallama, döndürme ve ters sallandırma gibi hareketler beynin bu bölümünün gelişmesini ve büyümesini teşvik eder.

Jimnastik: Biz doktorumuzun tavsiye ettiği birkaç hareketi her gün tekrarlıyorduk. Bu hareketler Ayşe Öner'de kitabında da yer vermiş.

Masaj: Banyo sonrası ısısı iyi ayarlanmış bir odada vücut nemlendiricisi ya da masaj yağıyla yapacağınız masaj hem bebeğinize hem de sizi çok iyi gelecek.

Ayna Oyunu: Bebekler aynada kendilerini görmeye bayılıyorlar. Alt değiştirme ünitesinin yanına koyacağınız bir ayna ya  da yüz üstü geçireceği zamanlarda yere bir ayna koyabilirsiniz. Zamanla kendine gülümsediğini ve öpücük verdiğini göreceksiniz.

Eldiven Kukla: Kullanmadığınız bir eldiveninize kırtasiyeden alacağınız ponponları, gözleri yapıştırarak bir kukla yapabilirsiniz. Elinize takıp bebeğinize şarkılar söyleyebilirsiniz.

Ayak Oyunu: Bebekler doğduğu andan itibaren kol ve bacaklarını kontrol etmeyi öğrenmeye başlar ama refleksler ve koordinasyon eksikliği olduğu zamana ihtiyaçları vardır. Sizde bebeğinizin çoraplarına küçük ziller dikebilirsiniz. Biz Lamaze markasının çıngıraklı çorap ve bileklik setini kullandık.

Daha fazla oyun fikirlerini bulabileceğiniz tavsiye edeceğim kitaplar: 
  • Bebek Gelişiminde Oynayarak Öğrenme / Penny Warner
  • Bebeklerle Yapılacak 50 Eğitici Aktivite / Sally and Phill Featherstone
  • Bebeğimle Oynuyorum / Sinem Özen Canbolat (Gelişim takip listesi ve oyuncak listesi mevcut olan 0-6 ay bebek oyunları içeren çok güzel bir kaynak)














4 Eylül 2016 Pazar

Ev Hanımı Mode On!


Ani bir kararla işi bıraktım :) Tekrar başlayacağım, tabi iş bulabilirsem :) Her çalışan kadının fantezisi olan 'çalışmayacağım artık evde oturacağım' krizim sadece 7 gün içinde geçti. Evde daha çok yoruluyorsun bir kere, NET! İtiraf ediyorum doğum iznindeyken de işe başlayacağım, kızlarla her sabah kahvaltımı yapacağım, kahvemi içeceğim günleri iple çekmiştim. Annem okuyorsa saygılar :)

Yaklaşık 2 haftadır evdeyim. Bana hiç mi bir şey katmadı? Mesela şuan İnci'nin tüm oyuncaklarının şarkılarını sırasıyla ezbere biliyorum :) Şaka bir yana kızım bu 2 hafta içinde Anne demeye başladı.
Kalbimin nasıl eridiğini anlatmama gerek yok sanırım. Birlikte geçirdiğimiz bu mola ikimize de çok iyi geliyor. 4 yıl sonra komşularımla tanıştım. İnci'de yeni arkadaşlar edindi. Malum kış da geliyor mini bir oyun grubunun temellerini atmış olabiliriz :) Aklımda olan ama zaman bulup yapamadığım ev işleri ile ilgilendim. Dolapları elden geçirdim, düzenledim. Koca kişisi de bu Geyşa halimden memnun görünüyor :)

Henüz kadın programlarına saracak vakit bulamadım. En kısa zamanda bir sabah programı ve bir diziye başlayacağım. Belki 1 ay belki 6 ay evdeyim ama her güzel şeyin bir sonu vardır derler. Sadece tadını çıkarıp, İncitoşumla bol bol vakit geçireceğim. Gerisini zaman gösterecek.  Çünkü ne demiş John Lennon: 'Hayat, siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir.'


Öykü

2 Eylül 2016 Cuma

Hamileliğimde Takip Ettiğim Instagram Hesapları


Sosyal medya kullanımının yoğunluğu malum. Artık birşey aradığımızda google yerine Instagram'a yazar olduk :) Ben de gebeliğimi öğrendiğim andan itibaren bazı hesapları takip aldım. Bu hesaplar sayesinde birçok indirim yakalım ve ücretsiz seminerlere katıldım.Bunlar benim tercih ettiğim ve faydasını gördüğüm hesaplar. Eminim daha onlarcası da vardır. Umarım sizlerin de işine yarar. Keyifli bir hamilelik geçirmeniz dileğiyle  :)

Öykü


@ayse.oner : Ayşe Öner'in henüz duymadıysanız şiddetle kitabını da okumanızı, youtube videolarını seyretmenizi tavsiye ederim. Hatta mümkünse eşinizi takın kolunuza eğitimlerine gidin. Ben kendisinin instagram hesabı üzerinden duyurduğu ücretsiz emzirme seminerine katılmıştım. Ayşe Öner 1974-1975 döneminde Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Bölümün den mezun olduktan sonra, uzun seneler çeşitli hastanelerin  Kadın Doğum ve Yeni Doğan  bölümlerinde sorumlu hemşire olarak görev yapmış.Doğum ve bebek bakımı hakkında eğitimler vermektedir. Ayrıca kendisi o şevkatli sesiyle BabyJoy radyoda her Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri 10:00-10:30 arası hamilelik,doğum ve bebek bakımı hakkında program yapıyor.

@gebbepinar: Gebbe Hamile Danışmanlık Merkezi kurucusu Pınar Mallı. geb-be.com'dan bloguna da ulaşabilir, hamile günlüğünü ve yazılarını okuyabilirsiniz. O kadar içten ve pozitif ki bayılacaksınız.

@doulannesra: Kullanıcı adından da belli olduğu gibi kendisi bir doula. Hesabında hap bilgiler ve çok faydalı paylaşımlar yapıyor.

@bebeimgeliyor: Bebeim Geliyor Anne Bebek Eğitin Merkezi'nin kurucusu, hamile eğitmeni, emzirme danışması ve tüp bebek koordinatörü Esra Ertuğrul. Sık sık ücretsiz seminerler veriyor. Skype üzerinden çok uygun fiyata bir çok seminerine de katılmak mümkün. Ben BLW (Baby Led Weaning) seminerine katılmıştım.

@zeynepgozubuyuk: Hamile, Anne-bebek ve çocuk yogası eğitmeni. Acıbadem ve Joker mağazalarında ücretsiz yoga dersleri veriyor. Instagram hesabından dersleri duyuruyor. Acıbadem Hastanelerini arayarak da kaydınızı yaptırabilirsiniz. Ayrıca kendisinin @annekahvesi isminde ikinci bir hesabı daha var.

@jokerbabytr: İndirimlerden ve yeni çıkan bir üründen haberdar olmanızı sağlıyor. Ayrıca Joker Anneler Kulübüne üye olduğunuzda 3 adet ücretsiz seminer ya da aktiviteye katılmaya hak kazanıyorsunuz.

@ebebek: Akşam 8 sabah 8 arası özel indirimler yapıyorlar ve Instagram hesabından duyuruluyor. Ayrıca zaman zaman Facebook hesaplarından canlı olarak uzman sohbetleri yapıyorlar. 


Ünlü anne bloggerlar da var tabi. Onları da takip edip tecrübelerinden yararlanabilirsiniz. Ürün incelemelerinden faydalanabilir,  kullanıp tavsiye ettiği ürünleri deneyebilirsiniz. Aşağıda benim takip ettmekten keyif aldığım birkaç tanesini listeliyorum.

@socialmom, @melinasmom, @zamaneannesi, @ozgekopuz, @busrakarahasanogluu, @fikirbazanne, @annetavsan, @hemfithemanne, @slingomom, @zeynepguven_keyfihayat, @hassasanne, @nilsmum, @kokoshanne, @hamileveanne, @berilbayindir, @blogcuanne

Bunların dışında süs püs ve organizasyon hesapları var onları takip etmenize gerek yok. Onlar zaten sizi takip edecektir :)) Ama illa ki takip edeceğim derseniz sahibesi olduğum @mutlusekerlerdükkani na bir göz atın derim :) Şaka bir yana benim en çok beğenerek takip ettiğim hesaplar ise: 

@mirabonbonistanbul, @ellatasarım, @ececollection @derinpartievi, @bakorganizasyon, @megieevents