10 Ocak 2017 Salı


Asıl Özgürlük Karanlıktadır...


Uzun zamandır aklımda olan ama bir türlü fırsat yaratıp gidemediğim Karanlıkta Diyalog'u, geçtiğimiz günlerde deneyimledim. Daha önce duymayanlar için ne oldğundan kısaca bahsedeyim.

Dünya üzerinde 130’dan fazla kentte 8 milyondan fazla insana “dokunmuş” Karanlıkta Diyalog deneyiminde görme engelli rehberler eşliğinde, dokunarak, koklayarak ve duyarak yeni ve farklı bir biçimde görmenizi sağlayarak sizi unutulmaz bir yolculuğa çıkartıyor. İstanbul’u; İstanbul’a özgü o eşsiz ses, koku, doku ve sıcaklıklarıyla “görme”nin yeni yollarını keşfetmenizi sağlıyor.Gayrettepe metro katında bulunan bu deneyimsel sergi  hayata bakış açınızı değiştirecek.

Öncelikle herkesin mutlaka tecrübe etmesi, yapılacaklar listesinde yer almalı diye düşünüyorum. Oraya vardığınızda sizden kol saatinizi, telefonunuzu, varsa gözlüğünüzü ve ışık yapabilecek herşeyinizi verdikleri kilitli dolaplara koymanızı istiyorlar. 10’ar kişilik gruplar halinde içeri alınıyorsunuz. Serginin girişinde görevli size kısa bir bilgi veriyor. İçeride kullanacağınız bastonları dağıtıyor ve tek sıra olmanızı istiyor.

Ve ardından yakalşık 1 saat sürecek deneyiminiz başlıyor. Bastonları sağ elimize almamızı ve sol elimizle sol duvarı hiç bırakmadan yürümemizi, şayet duvar biterse duvarla birlikte dönmemizi istedi. O ilk duvar bittiğinde harika rehberimiz Abidin Bey’e ulaşmıştık. Kendisi bize kısa bir hoşgeldin konuşması yaptı ve duvarı bırakıp sesime doğru gelin dedi. O duvarı bırakıp karanlıkta, bilinmeze doğru yürümek bana çok zor geldi. İlk 10 dakika bırakıp çıkanlar oldu. Gerçekten ilk dakikalar çok zor.Çaresizce gözlerimi kocaman kocaman açıp bir şekilde göreceğime inanadım. Tutunmaya çalıştım, eğildim, kalktım. Gördüm ki evet gözlerimle hiç bir şey göremiyordum ama dokunuyordum, duyuyordum, kokluyordum ve bunları her zamankinden daha çok yapıyorum. Resmen duyularım harekete geçmişti. Başta bilmediğiniz şeylere dokunmak ürkütüyor ama alışıyor hatta keşfetmekten zevk almaya başlıyorsunuz.

Tramvaya binip istiklal caddesini çıkarken,gerek rehberimiz namı değer Bebeğim Abidin'in tasvirleri, gerek bulunduğum atmosfer sebebiyle göz yaşlarıma engel olamadım. Göremediğim ve görülmediğim bir dünyada olduğum için özgürlüğümün tadını çıkarttım bende. Fark ettim ki o dünya ön yargılardan uzak, insanların dış görünüşleriyle yargılanmadığı özgür bir dünya.

Ardından vapura binip boğaz turuna çıktık. Hep birlikte ‘’Hatırla Sevgili’’ yi söyledik :) Ve rehbermiz Abidin Bey bize bir şiir okudu. Sonrdan öğrendik ki o harika şiir kendisine aitmiş ve şiirin adı Bebeğim olduğu için, lakabı Bebeğim Abidin olarak kalmış :)

Serginin son durağı bir cafe. Oradan alışveriş yapıp, masalara geçip yiyip-içiyorsunuz. Bu zaman zarfında rehberimizle sohbet etme şansımız oldu. Kendisi  30 yaşındayken görme yetisini kaybetmiş. En zor kısmının durumu kabullenme olduğunu söylüyor  ve diyorki görme yetimi kaybettikten sonra hayatı daha aktif yaşamaya başladım.  Abidin Bey evli ve 13 yaşında bir oğlu var. Yüzüyor ve yarışmalarda dereceleri var.

Heran herbirimizin başına gelebilecek bu engeli deneyimlerken daha önceleri empati yaptığımı sandığımı gördüm. Yalnızca 1 saat bile beni böyle zorlarken bir ömür boyu bu karanlıkla yaşayan insanları düşündüm. Yeterince zor olan hayatlarını nasıl daha da zorlaştırdığımızı. Mesela metroda, sokaklarda onlar için yapılan sarı çizgilerin üzerine araba park ediyoruz, yolda karşılaştığımız bir arkadşımızla laflamak için duruyoruz. Ya da hiç izin almadan yardım etmeye çalışıyor, bir anda kollarına girip oradan oraya sürüklüyoruz.  Bu deneyimden bana kalan engelleri bizim yarattığımız gerçeği. Görememek, duyamamak yada yürüyememek değil engel. Umarsızca onların alanlarını gasp edişlerimiz asıl engelliyor onları. Bu konudaki farkındalığınızın/farkındalığımzın artması için mutlaka bu sergiyi tavsiye ediyorum. Emin olun çıktığınızda arabanızı nereye park ettiğinize daha çok dikkat ediyor olacaksınız.
Sevgiler,


Öykü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder