Asıl Özgürlük Karanlıktadır...
Uzun zamandır aklımda olan
ama bir türlü fırsat yaratıp gidemediğim Karanlıkta Diyalog'u, geçtiğimiz günlerde deneyimledim.
Daha önce duymayanlar için ne oldğundan kısaca bahsedeyim.
Dünya üzerinde 130’dan fazla
kentte 8 milyondan fazla insana “dokunmuş” Karanlıkta Diyalog deneyiminde görme
engelli rehberler eşliğinde, dokunarak, koklayarak ve duyarak yeni ve farklı
bir biçimde görmenizi sağlayarak sizi unutulmaz bir yolculuğa çıkartıyor.
İstanbul’u; İstanbul’a özgü o eşsiz ses, koku, doku ve sıcaklıklarıyla
“görme”nin yeni yollarını keşfetmenizi sağlıyor.Gayrettepe metro katında
bulunan bu deneyimsel sergi hayata
bakış açınızı değiştirecek.
Öncelikle herkesin mutlaka
tecrübe etmesi, yapılacaklar listesinde yer almalı diye düşünüyorum. Oraya
vardığınızda sizden kol saatinizi, telefonunuzu, varsa gözlüğünüzü ve ışık
yapabilecek herşeyinizi verdikleri kilitli dolaplara koymanızı istiyorlar.
10’ar kişilik gruplar halinde içeri alınıyorsunuz. Serginin girişinde görevli
size kısa bir bilgi veriyor. İçeride kullanacağınız bastonları dağıtıyor ve tek
sıra olmanızı istiyor.
Ve ardından yakalşık 1 saat
sürecek deneyiminiz başlıyor. Bastonları sağ elimize almamızı ve sol elimizle
sol duvarı hiç bırakmadan yürümemizi, şayet duvar biterse duvarla birlikte
dönmemizi istedi. O ilk duvar bittiğinde harika rehberimiz Abidin Bey’e
ulaşmıştık. Kendisi bize kısa bir hoşgeldin konuşması yaptı ve duvarı bırakıp
sesime doğru gelin dedi. O duvarı bırakıp karanlıkta, bilinmeze doğru yürümek
bana çok zor geldi. İlk 10 dakika bırakıp çıkanlar oldu. Gerçekten ilk
dakikalar çok zor.Çaresizce gözlerimi kocaman kocaman açıp bir şekilde
göreceğime inanadım. Tutunmaya çalıştım, eğildim, kalktım. Gördüm ki evet
gözlerimle hiç bir şey göremiyordum ama dokunuyordum, duyuyordum, kokluyordum ve
bunları her zamankinden daha çok yapıyorum. Resmen duyularım harekete geçmişti.
Başta bilmediğiniz şeylere dokunmak ürkütüyor ama alışıyor hatta keşfetmekten
zevk almaya başlıyorsunuz.
Tramvaya binip istiklal caddesini
çıkarken,gerek rehberimiz namı değer Bebeğim Abidin'in tasvirleri, gerek
bulunduğum atmosfer sebebiyle göz yaşlarıma engel olamadım. Göremediğim ve
görülmediğim bir dünyada olduğum için özgürlüğümün tadını çıkarttım bende. Fark
ettim ki o dünya ön yargılardan uzak, insanların dış görünüşleriyle
yargılanmadığı özgür bir dünya.
Ardından vapura binip boğaz
turuna çıktık. Hep birlikte ‘’Hatırla Sevgili’’ yi söyledik :) Ve rehbermiz Abidin
Bey bize bir şiir okudu. Sonrdan öğrendik ki o harika şiir kendisine aitmiş ve
şiirin adı Bebeğim olduğu için, lakabı Bebeğim Abidin olarak kalmış :)
Serginin son durağı bir cafe.
Oradan alışveriş yapıp, masalara geçip yiyip-içiyorsunuz. Bu zaman zarfında
rehberimizle sohbet etme şansımız oldu. Kendisi 30 yaşındayken görme yetisini kaybetmiş. En
zor kısmının durumu kabullenme olduğunu söylüyor ve diyorki görme yetimi kaybettikten sonra
hayatı daha aktif yaşamaya başladım.
Abidin Bey evli ve 13 yaşında bir oğlu var. Yüzüyor ve yarışmalarda
dereceleri var.
Heran herbirimizin başına
gelebilecek bu engeli deneyimlerken daha önceleri empati yaptığımı sandığımı
gördüm. Yalnızca 1 saat bile beni böyle zorlarken bir ömür boyu bu karanlıkla
yaşayan insanları düşündüm. Yeterince zor olan hayatlarını nasıl daha da zorlaştırdığımızı.
Mesela metroda, sokaklarda onlar için yapılan sarı çizgilerin üzerine araba park
ediyoruz, yolda karşılaştığımız bir arkadşımızla laflamak için duruyoruz. Ya da
hiç izin almadan yardım etmeye çalışıyor, bir anda kollarına girip oradan oraya
sürüklüyoruz. Bu deneyimden bana kalan engelleri
bizim yarattığımız gerçeği. Görememek, duyamamak yada yürüyememek değil engel.
Umarsızca onların alanlarını gasp edişlerimiz asıl engelliyor onları. Bu
konudaki farkındalığınızın/farkındalığımzın artması için mutlaka bu sergiyi
tavsiye ediyorum. Emin olun çıktığınızda arabanızı nereye park ettiğinize daha
çok dikkat ediyor olacaksınız.
Sevgiler,Öykü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder